İdea Yayınevi / Alıntılar
site haritası
 
Hume, Kant: Irk ve Savaş Üzerine    
 

David Hume, Ulusal Karakterler Üzerine, Bölüm I, Deneme XXI
Negrolar ve genel olarak tüm başka insan türleri ve beyazlar

‘‘Negroların ve genel olarak tüm insan türlerinin (çünkü dört ya da beş ayrı tür vardır) doğal olarak beyazlardan aşağı olduklarından kuşku duyma eğilimindeyim. Hiçbir zaman beyazdan başka herhangi bir tende uygar bir ulus olmamış, ne de giderek eylemde ya da kuramsal düşüncede seçkin herhangi bir birey olmuştur. Aralarında hiçbir becerikli üretici yoktur, hiçbir sanat , hiçbir bilim yoktur. Öte yandan, beyazların en kaba ve en barbar olanları bile, örneğin eski GERMENLER, şimdiki TATARLAR, henüz yiğitliklerinde, hükümet biçimlerinde ya da başka herhangi bir yanlarında seçkin birşey taşırlar. Eğer doğa bu insan soyları arasında kökensel bir ayrım yapmamış olsaydı, böyle biçimdeş ve değişmez ayrımlar yüzyıllar ve çağlar boyunca yer alamazdı. Sömürgelerimizin sözünü etmesek bile, tüm Avrupa’ya dağılmış Negro köleler vardır ki hiç kimse onlarda herhangi bir beceri belirtisi bulamamıştır; ama eğitimsiz, aşağı insanlar bizim aramızda işe koyulacak ve kendilerini her meslekte sivrilteceklerdir. Aslında JAMAİKA’da bir negrodan yetenekli ve bilgili bir insan olarak söz ederler; ama kendisine çok önemsiz başarılarından ötürü hayranlık duyuluyor olabilir, tıpkı birkaç sözcüğü açıkça konuşan bir papağan gibi.’’

http://www.econlib.org/library/LFBooks/Hume/hmMPL21.html


David Hume, OF NATIONAL CHARACTERS, Part I, Essay XXI
Negroes and in general all other species of men and the white

“I am apt to suspect the negroes and in general all other species of men (for there are four or five different kinds) to be naturally inferior to the whites. There never was a civilized nation of any other complexion than white, nor even any individual eminent either in action or speculation. No ingenious manufactures amongst them, no arts, no sciences. On the other hand, the most rude and barbarous of the whites, such as the ancient GERMANS, the present TARTARS, have still something eminent about them in their valour, form of government, or some other particular. Such a uniform and constant differences could not happen in so many countries and ages, if nature had not made an original distinction betwixt these breeds of men. Not to mention our colonies, there are Negroe slaves dispersed all over Europe, of which none ever discovered any symptoms of ingenuity, tho’ low people, without education, will start up amonst us, and distinguish themselves in every profession. In JAMAICA indeed they talk of one negroe as a man of parts and learning; but ‘tis likely he is admired for very slender accomplishments like a parrot, who speaks a few words plainly.”

http://www.econlib.org/library/LFBooks/Hume/hmMPL21.html


Immaunel Kant (Gözlemler/ Beobachtungen, 253-4): Hume’un Kant’ı Afrikalı Negrolar Konusunda İkinci Uyandırışı

‘‘Afrikalı Negroların doğal olarak ahmaklığın üzerine çıkan hiçbir duyguları yoktur. Bay Hume herkese bir Negronun yetenekli olduğunu gösterecek tek bir örnek vermesi için meydan okur, ve ülkelerinden başka yerlere götürülen yüz binlerce kara derili arasında birçoğunun, özgür bırakılmalarına karşın, gene de sanatta ya da bilimde ya da övgüye değer herhangi bir başka nitelikte büyük herhangi birşey sunduğunun görülmediğini ileri sürer. Bu iki insan ırkı arasındaki ayrım öylesine özseldir ki, ansal yetenekler açısından da renk açısından olduğu denli büyük görünür.’’

(Beobachtungen) [http://www.korpora.org/kant/aa02/253.html]


Immanuel Kant ‘(Gözlemler/ Beobachtungen, 253-4):
Die Negers von Afrika und Herr David Hume

“Die Negers von Afrika haben von der Natur kein Gefühl, welches über das Läppische stiege. Herr Hume fordert jedermann auf, ein einziges Beispiel anzuführen, da ein Neger Talente gewiesen habe, und behauptet: daß unter den hunderttausenden von Schwarzen, die aus ihren Ländern anderwärts verführt werden, obgleich deren sehr viele auch in Freiheit gesetzt werden, dennoch nicht ein einziger jemals gefunden worden, der entweder in Kunst oder Wissenschaft, oder irgend einer andern rühmlichen Eigenschaft etwas Großes vorgestellt habe, obgleich unter den Weißen sich beständig welche aus dem niedrigsten Pöbel empor schwingen und durch vorzügliche Gaben in der Welt ein Ansehen erwerben. So wesentlich ist der Unterschied zwischen diesen zwei Menschengeschlechtern, und er scheint eben so groß in Ansehung der Gemüthsfähigkeiten, als der Farbe nach zu sein.”

(Beobachtungen) [http://www.korpora.org/kant/aa02/253.html]


Immanuel Kant (Gözlemler/ Beobachtungen, s. 254)
Afrikalının Aptallığının Aşkınsal Tanıtı

‘‘Rahip Labat karılarına karşı mağrur davranışından ötürü kınadığı bir Negro marangozdan şu yanıtı aldığını anlatır: ‘Siz beyazlar gerçekten aptalsınız, çünkü ilkin karılarınıza büyük ödünler verirsiniz, ve sonra sizi çıldırttıklarında yakınırsınız.’ Ve bunda belki de üzerinde düşünmeye değer birşey olabilir; ama, kısaca, bu herif tepeden tırnağa kapkaraydı — söylediklerinin aptalca olduğunun açık bir tanıtı.’’

“Der Pater Labat meldet zwar, daß ein Negerzimmermann, dem er das hochmüthige Verfahren gegen seine Weiber vorgeworfen, geantwortet habe: Ihr Weiße seid rechte Narren, denn zuerst räumet ihr euren Weibern so viel ein, und hernach klagt ihr, wenn sie euch den Kopf toll machen; es ist auch, als wenn hierin so etwas wäre, was vielleicht verdiente in Überlegung gezogen zu werden, allein kurzum, dieser Kerl war vom Kopf bis auf die Füße ganz schwarz, ein deutlicher Beweis, daß das,was er sagte, dumm war.”

(Beobachtungen) [http://www.korpora.org/kant/aa02/253.html]


Immanuel Kant (KANT: Political Writings, Cambr. U.P. 1991)
Savaş ve Barış Üzerine

Şu tür sözler Kant’ın savaşa karşı ve barıştan yana olduğu izlenimini verir: “Barbarca savaş aracı” (s. 105); “en yüksek moral yasama gücü olarak us hakların bir sınavı olarak savaşı saltık olarak kınar ve barışı doğrudan bir ödev olarak ortaya koyar” (s. 104); “savaş, tüm kötülüklerin ve moral bozulmanın kaynağı” (s. 183).

Ve şunları da okumak gerekir: Savaş “devletin içerisinde herkesin gönencini yükselten toplumsal sınıfların yakın birliğini” ilerletir (s. 232). Savaş daha büyük bir özgürlük derecesine doğru götüren toplumsal birliği geliştirir. Böylece “insan kültürü şimdiki durumunda kaldığı sürece, savaş onu daha öte geliştirmenin vazgeçilmez bir aracıdır” (s. 232). Barış ancak “kültür tam gelişimine ulaştığı zaman” olanaklı olacaktır, bu aşamaya ne zaman ulaşılacağını “ancak Tanrı bilir” (s. 232).


Immanuel Kant (Yargı Yetisinin Eleştirisi)
Savaşın Yüceliği ve Sürekli Barışın Sakıncaları

‘‘Giderek savaş bile, eğer düzenli olarak ve yurttaşların hakları uğruna kutsal bir saygı içinde yürütülürse, kendinde yüce birşey taşır, ve aynı zamanda onu bu yolda sürdüren ulusun düşünme tarzını karşı karşıya kalınan tehlikelerin çokluğu ile ve o ulusun kendini bunlara karşı ileri sürmede gösterdiği atılganlık ile orantılı olarak yüce yapar; öte yandan, uzun bir barış yalnızca tecim tinini, ama onunla birlikte aşağılık bir çıkarcılığı, korkaklığı ve kadınsılığı egemen kılar ve genellikle ulusun düşünme tarzını alçaltır.” ’’

“Selbst der Krieg, wenn er mit Ordnung und Heiligachtung der bürgerlichen Rechte geführt wird, hat etwas Erhabenes an sich, und macht zugleich die Denkungsart des Volks, welches ihn auf diese Art führt, nur um desto erhabener, je mehreren Gefahren es ausgesetzt war, und sich mutig darunter hat behaupten können: da hingegen ein langer Frieden den bloßen Handelsgeist, mit ihm aber den niedrigen Eigennutz, Feigheit und Weichlichkeit herrschend zu machen, und die Denkungsart des Volks zu erniedrigen pflegt.”

İdea Yayınevi / 2014