İdea Yayınevi / Fenomenler
eski anasayfa
online satış
Nazi Almanyasının Sonu. Sovyet Savaş Suçları
Sovyet askeri Reichstag üzerine bayrak dikiyor, 1945. Kızıl Ordu askerlerinin insanlığı Nazizmden kurtarışının ve Sovyet kahramanlığının simgesi olan fotoğraf çekilirken aşağıda aynı Kızıl Ordu 2 milyon Alman kızının ve kadınının ırzına geçti. Naziler kınandı. Sovyetler kutlandı.
Tarihçi Norman Naimark'a göre Sovyet ordu gazetelerinin propagandası ve Sovyet yüksek komutasının emirleri Kızıl Ordu üyelerinin aşırılıklarından ortaklaşa sorumlu idi. Genel görüş Kızıl Ordunun Almanya'ya bir intikamcı olarak ve Almanları cezalandırmak üzere geldiği biçimindeydi. 12 Ocak 1945'te General Cherniakhovsky askerlerine şunları söyledi: "Acıma yok — hiç kimseye, çünkü kimse bize acımadı. Faşistlerin toprakları bir çöle çevrilmelidir ..." [124]

Almanya'da Nazi hükümeti askerlerin moralini yüksek tutmak için sivillerin örgütlü olarak boşaltılmasını yasaklamıştı. Almanya ilk kez savunmaya çekiliyordu. Hesaplandığına göre, Almanya'ya giren Sovyet askerleri 2.000.000 Alman kadın ve kızına tecavüz etti ve bunlardan yaklaşık 200.000 kadarı aldıkları yaralardan ötürü ya da intihar nedeniyle daha sonra öldü ya da doğrudan doğruya öldürülürdü. [125] [126] [127]

Sovyet Savaş Suçları

SCHILLER

BEETHOVEN

Avrupa Birliği özgürleşmenin kazanılan ereğidir, çünkü özgürlük insanlığı kültürel ayrımların ötesine ve üzerine, tek bir Yasaya, tek bir Anayasaya, tek bir Türeye, evrensel Türeye ve evrensel Hakka yükselten değişimin biricik olanağıdır. Onda çok-kültürlülük değişmeyen geleneğin, karakteri tutuculuk olan despotizmin, karakteri şiddet olan ideolojinin artıkları olarak postmodern komedyenlerin umutsuz savunusuna terkedilmiştir. Avrupa Birliği modern insanlık gerçek egemenliğine, özgür İstencinin egemenliğine yürüyüşünde Dünya-Tininin ilk adımıdır.

Avrupa Birliği olanaklıdır çünkü Avrupa ulusları kültürel bir türeşliğe doğru ilerlemekte, Hak, Ahlak ve Törellik alanlarında türdeşleşmektedir. Avrupa Tini Avrupalıların hak eşitliği, duyunç özgürlüğü ve demokratik politik istenç birliğidir.

Nazi Almanyasının Sonu. Sovyet Savaş Suçları

Red Army troops raped even Russian women as they freed them from camps   They raped every German female from eight to 80.
Nazilerin vahşeti yeterince bilinir. Daha doğrusu Nazizm vahşetin kendisi olarak bilinir. Ve vahşete karşı savaşanların kendilerinin vahşi olmadıkları sorgusuzca kabul edilir. Ama Sovyetler ve Naziler arasındaki hesaplaşma ideolojinin ideoloji ile, vahşetin vahşet ile hesaplaşması olmak zorundaydı. 2 milyon kadının ve kızın yaşamını cehenneme çeviren, insanı insan olarak tanımayı bilmeyen sözde Kızıl Ordu askerlerinin kendileriyle savaştıkları Nazilerden nede ayrıldıklarını söylemek güçtür. Böyle yabanıllıkların olanağı onlara henüz insanlığın kendisinin duyarsızlığı tarafından verilmekte olan onayda yatar. Batının kendisinin aynı vahşet türlerine ortaklığı Doğunun vahşeti karşısında sık sık suskun kalmasının nedenidir.
 
Cherniakhovsky
"Acıma yok — hiç kimseye, çünkü bize kimse acımadı. Faşistlerin toprakları bir çöle çevrilmelidir..." Bunlar bir Kızıl Ordu generalinin öç sözleriydi, askeri bir buyruk değil. Kızıl Ordunun askerleri tarafından kolayca anlaşıldılar. Sovyetler Birliği Yeni İnsanı, en yüksek moral karakteri taşıyacak yeni Sovyet İnsanını yaratmak üzere amaçlanmış ve kurulmuştu. Yeni İnsan Parti tarafından, bir üst İstencin karşı çıkılamaz, aslında tartışılamaz buyrukları tarafından yaratılacaktı. Doğrunun ve İyinin ne olduğuna Birey değil, ama Toplum adına düşünen, Proletarya adına davranan Parti karar verecekti. Topluma ya da Proleteryaya yeni bilinç biçimi dışarıdan götürülmeliydi, çünkü emekçiler yurttaş değildiler ve politik bilinçleri yetersiz olduğu için moral doğruları bulmaları söz konusu olamazdı. İnsanlar neye inanacaklarına ya da inanmayacaklarına, ne olacaklarına, ne yapacaklarına, giderek nerede yaşayacaklarına bile kendileri karar vermeyecek, duyunçlarında Marxist ideolojinin programını izleyeceklerdi. İdeoloji neyin doğru ve iyi olduğunu bildiği için, ve bunu 'bilimsel' olarak bildiği için, ona karşı çıkmak gereksiz, aslında onun amaçlarının yüceliği ile doğru orantılı olarak alçaklıktı. Partinin amaçları aşağı yukarı kutsaldı, çünkü kurtarıcıydı, aldatılan milyonların önderiydi.

Birey İstencini ve Duyuncunu bütünüyle Partiye teslim ettiği için, yalnızca törel-tüzel varoluşunda değil, ama en iç özünde, ahlaksal doğasının kendisinde dışsal bir İstenç tarafından belirlendiği için, sözde Yeni İnsanın ahlakı ödünç bir ahlaktı, kendisinin değil. Bireyde dışsal parti ahlakının kabuğu altında, içsel olarak ahlaksal bir boşluktan başka birşey bulunmuyordu.

 
İstençsiz kitlenin elinde üretici güçler gelişmek yerine bozulurken ve milyonlar, aslında on milyonlar açlıktan ve hastalıktan telef olurken, iyi olduğu söylenen Sovyet eğitimi özsel olarak propagandaya ayarlanmış bir ideoloji kursu olduğunu gösterirken, Devlet sönmek yerine tarihin gördüğü en büyük totaliter politik yapıya dönüşürken -- tüm bunlar olurken Sovyetler Birliğinde korku, nefret, şiddet, yokedicilik sözde Yeni İnsanın normal karakter bileşenleri oldu. Partinin "ahlakı" tiranlığın özencinden başka birşey değildi.
Şiddet ve Zor; Nefret ve Yokedicilik; İstenç ve Ahlak
 
Just you wait, Mr. Hitler. (1942)  
Zor Şiddetsiz olabilir, çünkü istençlidir, bilinçli olarak uygulanır, bilinçsiz olarak değil. Zorun amacı belirli bir İstenci tanıtmaktır ve bu amaçla gerekirse direnen karşı istence fiziksel olarak boyun eğdirme yanını kapsar. Zor hiçbir biçimde yok etmeyi amaçlamaz, çünkü yoketme edimi amacı boşa çıkaracaktır ve amaç İstencin tanınmasını sağlamaktır. Öte yandan Şiddet özsel olarak yokedicidir ve amaçsız, çünkü düşüncesiz, bilinçsiz, istençsizdir. Dürtüseldir. (Dürtü içgüdü değildir; ve zorunlu olarak yoketmede sonuçlanmasa da, bir nefret ya da yoketme anlatımıdır.) Ordular özsel olarak Zor araçlarıdırlar, Şiddet araçları değil.

Dürtüsel kökenli Şiddet insanın normal, öz-bilinçli, düşünenden daha başka bir yanından, bilinçaltından, bilinçsiz dürtülerden doğar. Şiddet davranışında bulunan insan kendinde değil, kendisi değildir. Şiddet bu yüzden insanlık dışıdır, çünkü dürtü usdışıdır. Kişi neden Şiddete başvurduğunu bilmez. Öte yandan düzenli ordular intikam araçları değildirler. Kızıl Ordu durumunda, öç ceza değil, nefretten doğan dürtüsel bir tepkiydi ve İçgüdüyü de kapsayan bir Şiddet edimiydi. İçgüdü doğal olmasında bilinçaltı kökenli Dürtüden ayrılır.

Şiddet ve Korku, Nefret ve Kölelik ve bu öğelerin eşit ölçüde usdışı ve çirkin ilişki biçimleri olarak daha öte tikelleşmeleri Sovyetler Birliğinde toplumculuk ve ortaklaşacılık anlatımları tarafından örtülen koşullardı. Öldürülme gündelik varoluşun yadırgatıcı olmaya bile son vermiş bir bileşeniydi. Sovyet karakterini tanımlayan bu belirlenimler Sovyet insanının bir tür arkaik törellik içinde yaşadığını, Karl Marx'ın "Ahlak bir yanılsamadır" sözlerinin realitedeki anlamını gösterir.

Özgür İstençten yoksun Sovyet İnsanı ülke bağımsızlığının bilincinden de yoksundu ve ülkesini savunması a priori olanaksızdı. Wehrmacht karşısında çözülüp yok olan sözde Kızıl Ordu daha sonra ancak İstencin yerini dolduran Dürtü ile güdülenebildi. Ama o zaman da davranışı kaçınılmaz olarak ahlaksal olamazdı, çünkü ahlak Özgür İstencin yeteneğidir. Nefret İdeolojinin kuramsal ve kılgısal biricik güdüsüdür.

Değişimin ancak ve ancak bilinçlerde yer alabildiği düzeye dek, ideolojinin kurucusu Karl Marx'ın dünyayı değiştirmek için önerdiği zor, şiddet ve korku yönteminin sağladığı değişim Duyuncun, İstencin ve Bilincin bastırılmasıdır. Ama eğer Duyuncun, İstencin, Özgürlüğün tersinmez olduklarını kabul edersek, Marx'ın Proleterya Diktatörlüğü dediği şey için gerekli gördüğü despotik koşul Rusya'da Marxist Lenin'in Partisinin eylemi sonucunda yaratılmaktan çok Rus Tininin her zamanki durumu olarak daha şimdiden vardı. Rus köylüsü henüz serfliğin yasasız geriliğinin tüm izlerini taşıyordu, işçi sınıfı henüz bir Yurttaş Toplumu oluşturamayacak kadar zayıftı, ve henüz doğmakta olan Yurttaşlık bilincini Çarlık Rusyasının sağ ve sol despotizmi içinde boğmak güç olamazdı. 1905 ve 1917 Devrimleri modern Rus İstencinin Devlet olmasını sağlamayı, ülkede ussal Yasa İstencini egemen kılmayı başaramadı. Rusya'da Özgürlük Tini sözcüğün en gerçek anlamıyla silindi. Rus iç savaşı bütününde despotun despot ile bir savaşıydı ve hiçbir zaman sona ermedi. Despotlar Yasa üzerinde, Devlet üzerinde ussal anlaşmaya, Yasa egemenliği gibi soyut bir gücü tanımaya yeteneksiz oldukları için Despotturlar. Zor ve Şiddet despotik kültürün zorunlu bileşenleridir. Rusya bugün de bir Yurttaş Toplumu olmaktan tıpkı Çarlık Rusyası ve Bolşevik Rusya kadar uzaktır.

Yeni İnsanın, Sovyet İnsanının birincil karakteri İstenç Özgürlüğünden ve Duyunç Özgürlüğünden vazgeçmiş olmasıydı. Köleliğe böylesine sınırsız, böylesine coşkulu ve tutkulu bir atılım hiç olmazsa "entellektüel" kavramı üzerinde düşünmeye götürmelidir. Partinin, yani birkaç despotik bireyin özenci, sözcüğün tam anlamıyla insanların Duyunçlarına, onların "dokunulmaz" özlerine uzanıyor, neye inanacaklarını ve neye inanmayacaklarını belirliyordu. Sovyet Toplumu bir Yurttaş Toplumu değildi, çünkü Yurttaş İstencini Yasada anlatan özgür bireydir. Duyunç bireyin Doğruyu ve Eğriyi, İyiyi ve Kötüyü yargılayan içselliği, onun öznelliği, Özgürlüğüdür. İstenç Özgürlüğün kendini ileri sürmesidir ve kendini ilkin dolaysızca o çok korkulan Mülkiyet biçiminde gösterir. Mülkiyetin korkutucu olması Özgürlük bilincinin yokluğuna, Hırsa yenik düşme olanağına bağlıdır ve gerçekten de Duyunç Özgürlüğünün yokluğunda İstenç Hırsa bozulur ve Mülkiyet bir fetiş işlevini taşıyor görünür. Mülkiyet yasaklandığında, İstenç bastırıldığında, kötülük yalnızca gizli kalır, zamanını bekler, ve insan birey olamaz. Yurttaş Toplumunun tüm törel belirlenimleri insana Kişi olma hakkını veren Mülkiyet Özgürlüğü üzerine dayanır. Bütün bir Tarih boyunca ilk kez modern dönemde evrensel bir hak olarak kabul edilmeye başlayan Mülkiyet Özgürlüğünün kaldırılması bütününde Tüzeyi, Ahlakı, ve Törelliği de kaldırır. Sovyet uygulamasında Tüze özsel olarak bir Yasaklama ve Ceza Tüzesine indirgenirken, Ahlakın temeli ise duyunç değil ama korkuydu. Yasayı kendi ussal İstenci ile belirleyen Yurttaştan yoksun Sovyet Törelliği kendi içinde yine aynı korku kültürünü yaşayan Partinin denetimindeki bir kitle ya da yığın törelliğinden başka birşey değildi.
 
 
İdea Yayınevi / 2014