|
Eylem |
|
---|---|
(Bu Kavram Nesnel Tin dizgesinde Ahlak bölümüne aittir.) İstencin ahlaksal İstenç olarak belirişi Eylemdir. Ancak özgür insan moral varlıktır ve eylemde bulunabilir. İstençsiz köle eylemsizdir. Davranış istençsiz olabilir '(alışkanlıkla, dürtüsel olarak vb.). Soyut Hak alanının Kişisi Ahlak alanında Öznedir. Eylem İstencin İstenç ile etkileşimidir, Doğa ile değil. Bu düzeye dek Eylem özsel olarak tinseldir. Eylem bir Eylem olduğu düzeye dek törellik alanında bir Değişim üretir. Buna göre fiziksel-bedensel yan Eylem için özsel değildir. İstenç alanında (törel dünyada) değişim fiziksel Zor yoluyla olduğu gibi barışçıl ve uygar araçlar yoluyla, söylem yoluyla da sağlanabilir. Zor yoluyla elde edilen değişim ancak Zor yoluyla sürdürülebilir ve gerçek değişim değildir, çünkü Zor zorunlu olarak bir bilinç değişimi getirmez (örneğin Cumhuriyet döneminde Zor yoluyla bastırılan Tarikatların durumu). Çünkü boyuneğme moral doğrulama ve bilgi değil, ama yalnızca İstencin geçici olarak geri çekilişidir. Moral Eğitim, istencin Özgürlüğünün ve Hakkın değerinin bilincinin üretilmesi — saltık Eylem ve Değişim budur. Değişimin bilinçlerde yer alması ölçüsünde değişim ancak bir bilinç biçiminin kendi eytişimi yoluyla edimsel, kalıcı ve gerçek olabilir. Zor ve Şiddet korku ve boyuneğme yoluyla görünürde bir değişim yaratır. Ama korku değişim değildir, ve korkuyu ne denli çözümlersek çözümleyelim kendinde Hak kapsamaz. Bir Nefret anlatımı olduğu düzeye dek Zor ancak karşı-Nefret, ancak bir Nefret istenci üretir. Bu düzeye dek Zora boyuneğme yalnızca geçicidir. Yüzyıllar sürebilir, ama kendinde Tin her zorbalıktan daha güçlüdür. Zor kalktığında onun tarafından yaratılan 'değişim' de kalkar. |
|
Davranışçlık ruhçözümlemeye ya da derinlik ruhbilimine bir tepki olarak doğdu. Davranışçılık ruhbilimin içebakışı bir yana bırakarak olgular ile, gözlemlenebilir olaylar ile ilgilenmesi ve içsel duyguları ve düşünceleri dikkate almaması gerektiği görüşü üzerine dayalı bir kuramdır. Uyarılara karşı verilen tepkeler de davranıştır, bütününde düşüncesizdirler ve dışsal koşullandırmaya götürürler. Davranışçılık duyguları ve düşünceleri de dışsal çevrenin değişkenlerinin belirlediğini kabul eder ve insan istenci ile ilgilenmez Bu görüş bir analitik gelenek düşünürü olan Willard Van Orman Quine tarafından da kabul edilir. Quine sayısız buluşu arasında felsefenin kavramsal çözümleme ile ilgilenmediğini ve görgül bilimlerin bir dalı olduğunu da keşfetmiştir. (In 1996 he was awarded the Kyoto Prize in Arts and Philosophy for his "outstanding contributions to the progress of philosophy in the 20th century by proposing numerous theories based on keen insights in logic, epistemology, philosophy of science and philosophy of language."[6]) |
Eylem, Değişim, ve Zor | |
Doğa üzerinde, dışsal nesneler üzerinde etkili olmam moral bir durum değildir. Onlar üzerinde Eylemde bulunmam. Onlarla ilgilenirken de İstencim ile davranırım, çünkü insan kılgısı her zaman Düşüncenin eşliğindedir, ve insan durumunda giderek içgüdüsel dürtülere bile Düşünce ve İstenç eşlik eder, onların bilincindeyimdir, ve fiziksel nesnellik üzerinde bir değişim üretirim. Ama bu değişim salt Doğa ile ilgili olduğu sürece, salt doğal yanımdan kaynaklandığı ve başka istençleri ilgilendirmediği sürece herhangi bir ahlaksal ve törel imlem taşımaz, başkalarının hakkını ilgilendirip ilgilendirmediğini ve böylece doğru olup olmadığını vb. sorgulamam. Doğa olarak Doğa tinsel kavramlar kapsamaz. Napoleon Avrupa'nın usdışı törelliğini, feodal politik yapısını değiştirmeye, kıta Tininin feodal alanlarına Özgürlük ve Eşitliği zor ve şiddet yoluyla getirmeye çabaladı. Ama Tin Özgürlük isteminde bulunmadığı, Özgürlüğü bilmediği yerde onu Zor yoluyla özgürleştirme girişimlerini yadsıdı. Katolik İspanyollar Napoelon'un onlara vermek istediği Cumhuriyetçi Anayasayı kabul etmediler. Sonunda Napoleon ve onun kişisel Özgürlük idealleri yenildi. Ama Özgürlük İdeası savaşlarını sürdürdü ve utkusunu bilinçlerde kazandığı yerde Değişim bir daha geri alınmamak üzere gerçekleşti. Bir ulusu yöneten Despot zor yoluyla düşürülebilir. Ama Despot gücünü halkın bilincinde bulur ve orada varlığını sürdürdükçe değişim yalnızca o halkın Devletsiz bırakılması ve sonuç Niyet ile bağdaşmayan bir kaos olur (Irak). |
|
Postmodern Eylem | ||||||||||||||||
|
Eylemin Belirlenimleri | |
Soyut Hak alanında ilişkilerin moral belirlenimleri, Duyuncu ilgilendiren yanları soyutlanır ve burada İstencin dolaysız belirlenimi bir duyunç hesabının yapılmadığını imler. Mülkiyet moral bir belirlenim değildir. Soyut Hak alanında Mülkiyet edinmem ancak başkasının tanımasını gerektirdiği ölçüde Eylem olabilir. Kasıtsız Haksızlık, Dolandırıcılık, Hırsızlık gibi belirlenimler salt Şeyin Mülkiyetini ilgilendirdikleri ve Başkasının istencine ilgisiz oldukları ölçüde soyut Hak alanı içine düşerler ve ancak kendinde moral imlem taşırlar. Bu düzeye dek Haksızlık kavramı Ahlak alanına geçiş kıpısıdır. Eylem Kavramında şu kıpılar bulunur: İstencin belirlenimindeki bilinçli yan Amaçtır. Ama Amaç sonuçları açısından olumsallıklar içerir ve bu belirsizliğin yenilmesi Niyet kavramına ve böylece İyi ve Kötü üzerine düşünmeye, Duyunç kıpısına geçişi oluşturur. |
Eylem ve Sonuçlar | |
Bir Eylem öznenin amaçladığından başka sonuçlar da getirir. Özne bunları amaçlamadığı ölçüde onlardan sorumlu tutulamaz. Ama onun eyleminin sonuçları olduğu ölçüde sorumlu tutulur. Anlağın çözemediği karşıtlık budur. Eylem başka istençler üzerinde değişim üretir. Bu düzeye dek özsel eylem alanı bilinçlerdir. Fiziksel eylem şiddet eylemidir ve zorlamayı içerir. Bireyler arasında, kümeler arasında, sınıflar arasında, Devletler arasında yer alır. Moral eylem böylece Törellik dünyası üzerinde değişim yaratır ve varolan törel belirlenimler düzenini ortadan kaldırır, yeni belirlenimi uyumlu olarak kapsayan baştan sona değişmiş bir törel yapılanma üretir. Eylem yalnızca dokunduğu yeri değil, bütün bir törel dokuyu dönüştürür. |
Hegel / Tüze Felsefesi |
Hegel / Philosophie des Rechts (1821) | ||
---|---|---|---|
§ 112 |
§ 112 |
||
Ek. Biçimsel hakta onun yalnızca yasakları kapsadığı ve bu yüzden sağın olarak haklı bir eylemin başkalarının istençleri açısından salt olumsuz bir imlem taşıdığı söylenmişti. Buna karşı ahlaksal alanda istencimin belirlenimi başkaları ile bağıntı içinde olumludur, e.d. öznel istenç olgusallaştırdığı şeyde kendinde varolan istenci içsel birşey olarak taşır. Burada bir üretim ya da belirli-varlığın bir başkalaşımı bulunur, ve bunun başkalarının istençleri ile bir bağıntısı vardır. Ahlak Kavramı istencin kendi ile iç ilişkisidir. Ama burada salt bir istenç yoktur, tersine, nesnelleşme aynı zamanda kendi içinde öyle bir belirlenim taşır ki, buna göre tekil istenç orada kendini ortadan kaldırır ve böylece, tek-yanlılık belirlenimi uzaklaştırıldığı için, tam bu nedenle iki istenç ve bunların birbirleri ile olumlu bağıntıları koyulur. Hak alanında başkasının istencinin mülkiyette kendine belirli-varlık veren istencim ile bağıntı içinde birşey yapıp yapamayacağının bir önemi yoktur. Buna karşı ahlaksal alanda başkalarının iyiliği de ilgili bir noktadır ve bu olumlu bağıntı ilkin burada ortaya çıkar. | |||
§ 113 |
§ 113 |
||
İstencin öznel ya da ahlaksal olarak anlatımı ya da dışlaşması Eylemdir. Eylem şu belirtilen belirlenimleri kapsar: (a) Dışsallığı içinde benim tarafımdan benimki olarak bilinmek, (b) bir Gerek olarak Kavram ile ve (g) başkalarının istençleri ile özsel bağıntı olmak.
|
Die Äußerung des Willens als subjektiven oder moralischen ist Handlung. Die Handlung enthält die aufgezeigten Bestimmungen, a) von mir in ihrer Äußerlichkeit als die meinige gewußt zu werden, b) die wesentliche Beziehung auf den Begriff als ein Sollen und g) auf den Willen anderer zu sein.
|
Ödev ve Özgür İstenç | |
Eylem özgür istence, Duyunca aittir, çünkü ancak özgür İstenç doğruyu ve eğriyi, iyiyi ve kötüyü kendi için belirleme hakkının bilincindedir. Kendi istencinin bilincinde olmayan köle kendi için Eylemde bulunamaz. Yaptıkları onun kendi edimleri değil, ama Efendinin istencinin yerine getirilmesidir. Özgür İstenci olmayan bir insanın 'kendisi' de yoktur, çünkü varlığında kendisi değil ama 'başkası'dır. Bu yüzden yaptıklarından ötürü Sorumlu tutulamaz, çünkü onlar başkasının İstencidirler. Kölenin Haklarının olmaması onun Ödevlerinin de olmaması demektir, çünkü ancak İstenci kendisinin olan birey yükümlülük altında olabilir. Kölenin Efendi ile ilişkisi bir Hak ve Ödev ilişkisi değildir. |
Eylem ve Gelenek | |
Gelenek kültüründe özgür Eylem nefretle karşılanır. Eylem özgür bireyin yeteneğidir çünkü Özgürlük İstençtir. Gelenek tini İstenç ile değil ama alışkanlık ile davranır, salt öyle geldiği için yapılması gerekeni yapar, ve sorgulamaksızın yapar çünkü alışkanlık sorgulamamaktır ve geleneğin sorgulanması geleneğin sonudur. Gelenek tini eylemsizdir, çünkü istençsizdir. Gelenek tini tembeldir. Gelenek bireyi Eylemsiz bırakır, çünkü ancak özgür birey kendi İstenci ile davranabilir, Eylemde bulunabilir. Gelenek bireysel İstencin bittiği, sorgulanmayan usdışı bir İstencin başladığı yerdir. Bireysel Eylemin yokluğu törel değişimin yokluğu anlamına gelir ve bir kültürün alışkanlık içinde değişmeden kalması sözcüğün tarihsel anlamında ölümdür. Doğu kültürlerinin ilerlememelerinin nedeni dışsal sömürü, emperyalizm vb. gibi nedenlere olmaktan çok bu etmenlerin zeminleri olarak, onların karşı imgeleri olarak, "sömürülebilme" ve "egemen olunabilme" yetenekleri olarak bu kültürlere özünlü Eylemsizliğe bağlıdır. Özgürlük bireyin birey olabilmesi, Eylemde bulunabilmesi, bir kültürün politik bir varlık olabilmesi demektir. Özgürlüksüzlük Eylemsizlik ile bir ve aynı şeydir, ve bu düzeye dek, modernleşme sürecine giren geleneksel kültürün saklayacak hiçbir Geleneği yoktur, çünkü özgür olmadığı, bireysel Duyunç ve İstenci tanımadığı düzeye dek Gelenek moral değildir ve böylece saklamayı hak eden bir Değer değildir. |
Eylem Duyunç kavramını içerir, çünkü özgürdür. Ancak özgür İstenç Eylemde bulunabilir. | ||
Eylem özgür bireye aittir. Bir köle eylem yapamaz, çünkü eylemi kendisinin değildir. Ve eğer yaparsa özgürlük bilinci ile yapar ve köle olmaya son verir, Spartaküs olur. Kölenin davranışı Efendinin istencine bağlıdır, çünkü istenci Efendinin istencidir. Köle kendi istencini değil, efendinin istencini taşıdığı için köledir. Roma Cumhuriyetinde ve İmparatorluğunda özgürlük yalnızca yurttaşlar içindi ve o da kısıtlı, eşitsiz bir özgürlüktü, Köleler dışındaki nüfus Plebler ve Patrisyenler olarak bölünmüştü. Politik İstenç — Devlet erki — konsüllerin, senatonun, praetorların, tribünlerin ve en sonunda Ordu generallerinin arasında sonu gelmez bir kavgalar ve iç savaşlar süreciydi. Sonunda İmparatorluk bu istençler parçalanmışlığına bir son verdi, ve barış, güvenlik, gelişme sağlandı. Bizans İmparatoru Justinan Roma yasalarının düzenlenmesini sağladı ve daha sonra Kutsal Roma İmparatorluğu (Germanik) bu yasaları kabul etti. |
||
Spartaküs köle ayaklanmasına önderlik ediyor. |
|
|||