İdea Yayınevi / Ön-Sokratikler / Aziz Yardımlı
site haritası  
 
 
Mitoloji
 

Hesiodos ve Müz

Herodotus'a göre (II. 53) Yunanlılar için Mitolojilerini Homeros (Ὅμηρος) ve onunla aynı zamanlarda yaşmış olan Hesiodos (Ἡσίοδος, İÖ 7'nci yüzyıl) üretti.

Hesiodos'a yüklenen yapıtlar İşler ve Günler, Theogony, ve düzmece olması olası Herakles'in Kalkanı'dır. Ayrıca Hesiodos'a ait olarak kabul edilen bir dizi fragman da vardır. Hesiodos'un yapıtları şiirsel biçimde ve epik dilde yazılıdır.

Theogony evrenin kökeni (kozmogoni) ve tanrıların kökeni (theogony) ile ilgilenir. Hesiodos'un öykülere verdiği biçimler Herodotus'a göre tüm Helenler tarafından kabul edilen ve onları birleştiren etmen oldu. Hesiodos'taki Yaratılış Miti Hitit Kumarbi Şarkısı ve Babil yaratılış miti Enuma Elis ile ilişkilidir. Enuma Elis ayrıca Eski Ahit'te bulunan yaratılış miti için de kökensel esin kaynağı olarak görünür.

 
 


Felsefeden Önce
Mitoloji imgesel usun bir yaratısı, insanın sonluluğun ötesine geçmek için tasarımlar alanında üstlendiği bir girişimidir. Mitoloji de olgusallığı nesnesi olarak alır, ve onu yeniden üretirken gereç olarak kavramları değil ama sonlu duyusal imgeleri kullanır. Tanrılar insan biçimlerinde belirlenir, ahlaksal üstünlük taşımaz ama özençlidirler. Güçleri, nitelikleri, işlevleri vb. hiçbir biçimde dizgesel ya da tutarlı değil, ama tıpkı yenmek üzere tasarlandıkları Kaos gibi kaotiktir.

Mitolojinin özsel karakteri gerecinin duyusal ve böylece sonlu olmasında yatar. Mitolojik tanrılar tıpkı onları oluşturan gereç gibi sonludurlar; doğarlar ve doğan herşey gibi ölümlüdürler. Ve duyusal tekillik belirlenimi durumunda kaçınılmaz olduğu gibi çokludurlar. İmgelem, salt kendi doğası gereği, yalnızca gerçek Sonsuzu değil ama Biri bile üretmeye yeteneksizdir. Gene de Babil mitolojisinde Marduk ve Yunan mitolojisinde Zeus evrensele doğru özlem duyan tekilliklerdir, ve en azından başka tanrılar üzerindeki tanrı olmayı, tanrıların kralı olmayı isterler. Bunda tek-tanrıcılığa doğru bir eğilim, ama yalnızca eğilim görürüz. Yahudi tanrısı Yehova bile henüz evrensel tek Tanrı değildir, yalnızca İsrail oğunlarının etnik tanrısıdır, ve onun yanısıra başka ulusların "başka" tanrıları vardır. Tasarımsal Us tek Tanrı düşüncesine ulaştığı zaman bunu ancak tasarımsal olarak yapabilir ve bu sonluluk ve duyusallık düzleminde yeni bir din olarak biçimlenen Hıristiyanlığın öğretileri eski mitolojilerin uylaşımsal öğelerini yeniden uyarlanmış biçimler altında içine alır.

 
 
 


Mitoloji kökensel gerecinden ötürü sonludur, Tinin sonsuzluk duygusuna yanıt vermez, ve yiterek sanatsal bir anı olur. Mezopotamya ile karşıtlık içinde, Helenik dünyada Tinin Doğanın üzerine, saltık Güzellik olarak duyusal sonsuzluğa yükseltilmiş olmasına karşın, bu saltık biçim Tinin duygusal sonsuzluk özlemini doyurmaz. Giderek Hıristiyanlık ve onu izleyen Müslümanlık bile tanrısallığı tasarımsal imgelemin düzleminde aldıkları ölçüde arkaik mitolojilere bağlanırlar. Bir, Sonsuz, Varlık gibi kavramlar tasarımın düzleminde sonlulaşır. Öte yandan dinin kavramı onun kendisinin kavramsal değil ama duygusal gerçeklik olmasında, Sevgi olmasında yatar. Tinselliğin dinin de başlıca belirlenimini sağlaması, varoluşu tılsımlı, güzel, anlamlı ve değerli kılan belirlienimin duygu olması gerekir. Mitolojik güzelliğin sonsuzluğu kendini Güzel Sanatlarda gerçekleştirir ve mitolojinin kendisi bir inanç biçimi olarak ortadan kalkar.

Mitoloji evrensel Tanrı kavramının doğuşu ile birlikte sona ermiştir. İnsan usunun yanılgısı onun yanılgı olduğunun kavranışı ile yiter. İnsan usu için yanlış olanın yadsınmaması, olmayanın olmadığının doğrulanmaması olanaksız, ve gerçek olanın doğrulanmaması, var olduğunun yadsınması olanaksızdır. Us salt bu özsel doğası nedeniyle yanılsamalarını onlardan özgürleşinceye dek yadsımaya belirlenmiştir.

 
 

Homeros’un Yunan imgeleminde yarattığı dünyada kara sürekli bir okyanus akıntısı tarafından kuşatılı olan düz, dairesel bir disk biçimindedir. Bu yorumda dünya bir dağın tepesindeki bir plato gibidir. İçersinde, yüzeyin yakınında Ölüler ülkesi olan Hades’in Evi, altında sürekli karanlık olan Tartarus bulunur. Yeryüzü platosu bir dünya ırmağı olan Okyanus tarafından kuşatılıdır ve bunun çeperinden göğün durağan kubbesi başlar. Güneş, Ay ve Yıldızlar kubbenin kıyıtındaki sulardan doğar, yukarıda bir yay boyunca ilerleyip sonra yollarını tamamlar ve bir kez daha Okyanus’un altında batar. Yeryüzünün dağının üzerinde atmosfer bulut ve nem ile yoğundur. Ama daha yukarılarda yıldızlı tavanı ile duru Ether bulunur.

 
Aziz Yardımlı / İdea Yayınevi 2014