|
Modern İşleyim Devriminden Görüntüler
İşleyim Devrimi aynı zamanda ölçüsüz, kuralsız, acımasız bir sömürü süreciydi. İşleyim Devriminin gereklerinden biri de duyunçsuzluktu. Batıda bu yeterince bulunan bir koşuldu.
Aydınlanma ussalcı değil ama görgücüydü, ve kuşkucu göreciliği ile saltık olarak hiçbir değer ileri süremezdi ve sürmedi. Yararcılık tam olarak bu insan değersizliği zemininde olanaklıdır. Modern döneme özgü sömürgecilik, ırkçılık, sözde işleyim devrimi denilen acımasız sömürü süreci, pozitivizm, pragmatizm ve ideolojik yıkımlar gibi türevlerin hiç biri evrensel ussalcılık temelinde olanaklı olamazdı. Aydınlanmanın kuşkuculuğu bugünlerde yeniden hoşgörü olarak ortaya sürüldüğü zaman, hoşgörünün ussallığı silinir.
Modernleşme süreci göreli olarak geç bir olgu olan Aydınlanmayı iki yüzyıl kadar önceler ve özsel olarak Reformasyonu izlemiştir. Ama Reformasyonun kendisi Rönesans, matbaa, okur yazarlığın artışı gibi ön koşulları gerektirir. Reformasyon bütün modernleşme sürecini tetikleyen bir başlangıç noktası olmaktan çok, sürecin kendisi için saltık olarak zorunlu bir bileşenlerden yalnızca biridir. Duyunç özgürlüğünün duyunç olgunluğu demek olmadığını, ama olgunlaşma için saltık olarak zorunlu koşul olduğunu gözden kaçırmadan, Modern tinin Reformasyonsuz olamayacağını ve Karşı-Reformasyonun utku kazandığı ve Kiliseyi daha da güçlendirdiği Katolik ülkelerde değil, ama dinadamları sınıfını ortadan kaldıran ve Kiliseyi Devlet denetimi altına alan Protestan ülkelerde biçimlendiğini ve belirlenimlerini kazandığını gözden kaçırmamalıyız. Katolik Avrupa bütününde geri kalmış ve Protestan Avrupa'nın ölçünlerine bir öykünme olarak ancak bir tür yarı-modern kültür geliştirebilmiştir. Fransa'nın modernleşme sürecinde yaşanan şiddetin ve terörün yeğinliği orada Reformasyonun bastırılmış olmasına ve modernleşmenin yenmesi gereken gücün büyüklüğüne bağlıdır. Reformasyon tini bilimin olduğu gibi politik bilincin, demokratikleşme sürecinin ve düzgün ekonomik ilişkilerin gelişmesi için de gereken törelliği sağlar.
 |
... |
Afro-American Murderers Being Burned |
|
Modern kültürün ve kurumsallaşmaların normlarını hoşgörüsüz Deizm ve Ateizm değil, ama daha başından duyunç özgürlüğünden başka bir içeriği olmayan Protestan Hıristiyanlığın ilkesi biçimlendirdi. Bu sonucun ilkeyi ileri süren ve savunanların bilincinde olmaması sonucun edimselleşmesini önlemez. Bu düzeye dek Modernleşme süreci inancı ezmek ve inançsızlığı güçlendirmek bir yana, tam tersine birey ve Tanrı arasında bir aracılık işlevi üstlenen dinadamları sınıfını ortadan kaldırarak Batıda ilk kez inancı ve ona bağlı törel ilişkiler ortamını olanaklı kıldı. Kapitalizm sömürüdür, ama milyonların zayıf duyunçları ve istençleri ile onayladıkları yasal ve meşru sömürüdür, ve bir sömürü dizgesi olarak işlemesi sözleşmelerin işlemesine bağlıdır. Bu ise bir ödev bilincini, törel bir karakteri, Reformasyonun sağladığı törellik zeminini gerektirir.
Öte yandan Aydınlanma tinine bilgisizce eklenen idealler ve değerler Aydınlanmanın kendi kuşkucu, ve dolayısıyla inançsız ve değersiz tinine dışsal olan belirlenimlerdi. Herşey bir yana, henüz moral olgunluktan yoksun Batının sömürgecilik, ırkçılık, kölecilik ve emperyalizm gibi politikaları hem metropolde hem de kurbanlarında yer alan iki yanlı moral gelişim ve uyanış sonucunda ortadan kalktı. Oluş sürecinde olan modern Yurttaş Toplumunun Duyuncunda da büyüme sürecinde olması Özgürlüğün haklı sonucudur.
Reformasyon zemininde olanaklı olan Modernleşme dogmatik olamaz, çünkü modernleşme her tikel değeri ortaya çıkar çıkmaz ortadan kaldıran kesintisiz bir değişim sürecidir. Dahası, yine Reformasyon ile birlikte dinsel inanç toplumdan alınarak bireyin yüreğine geri çekildi ve dogmaların varoluşunun güvencesi ve koruyucusu olabilecek bir dinadamları sınıfı ortadan kaldırıldı. Modernleşmeye ek bir kuşkuculuk dozu eklemek gereksizdir, çünkü modernleşme bir süreç olarak varolana karşı sürekli kuşkuculuktan başka birşey değildir. Değişimin modernleşmenin ruhunda olduğunu söylemek bir totolojiden daha çoğuna varmaz.
 |
... |
A group of slaves walk along in bondage with their captors |
|
 |
... |
Mrs Kennedy gives clothing to victims of the Irish Famine, at Kilrush, Ireland, 1849. |
|
|
|