|
PROPAGANDA
Lenin'in bir portresinin (sol arkada) yardımıyla bir Bolşevik destekçisi (ortada duran sakallı adam) köylülere işlerin yeni düzenini açıklıyor.
Demokrasi halkın kendini yönetmesidir — ama halk kendini yönetebilir mi? Aydınlanma düşünürü David Hume: “The slaving poor are incapable of any principles." Eğer halka birşey vermek gerekliyse ve olanaklıysa, ona verilecek tek şey Özgürlüğünün, İstencinin, bir insan olarak değerinin bilinci olmalıdır. Ama Bolşevikler de halkı ilkeye, kavrama yeteneksiz gördüler. Onu yalnızca yönettiler.
|
Ortaklaşacılığın bir kölelik rejimi olması anamalcılığı bir özgürlük rejimi yapmaz. Kapitalizm yalnızca kapital sahibi olmak demek değildir. Klasik Yunanlıların, Mısırlıların, Perslerin de kapitalleri vardı, ama kapitalist değillerdi; köleleri vardı, ve gene de onları sömürü aracı olarak görmezlerdi. Tanrıları ve Tanrıçaları ile, erdemleri, bilgelikleri ve dinginlikleri ile varoluşlarının kendisi bir sanat yapıtıydı. Böyle bir kültürde kapital uğruna varolmak barbarlıktan da aşağı görülürdü. Kapitalizm kapitali arke yapmak, bütün varoluşu onun terimlerinde yeniden belirlemeyi istemektir. Anamalın egemenliğinden özgürlüğü isteyen Tarihsel Materyalizmin kuramında tanıtladığı şey, ironik olarak, insanın zorunlu olarak kapitalin kölesi olduğudur. Bu kuramda herşey, tüm tinsellik, tüm insanlık üretim ilişkilerinin ve üretici güçlerin terimlerinde çözümlenir. İnsan özgür, erdemli, tinsel bir varlık değil ama özsel olarak görgüsüz burjuvadır çünkü altyapının egemenliğinin bir ürünüdür. Temel denilen şey Kapitalden başka birşey değildir.
Anamalcılık Anamalı ilke aldığı düzeye dek bir İdeolojidir, ve bütün bir insan varoluşunu anamalın bir ilineği olarak örgütleme istencidir. Pazarın görülmeyen eli olarak, insan varoluşunu tepeden tırnağa belirlemesi ve denetlemesi gerekir. Ama bu görünmez el bütünüyle görünürde olan insan hırsından, açgözlülüğünden, duyunçsuzluğundan başka birşey değildir. “Avarice, the spur of industry” (David Hume). Ve bu hırsı insan varoluşunun belirleyicisi saymak, giderek bunu istemek ahlaksal zayıflık değil, ama ahlakın bütünüyle dışında olmaktır. Tıpkı Ortaklaşacılık için olduğu gibi, Anamalcılık için de egemen etmen ekonomik altyapıdır, üretim ilişkileri adı verilen bayağı çıkar ve sömürü ilişkileridir. Ahlak insanın özgür olmasını varsayar. Ama altyapı kuramcılığının her iki türü de, Ortaklaşacı biçim gibi Anamalcı biçim de, insana tam olarak duyuncun hırs üzerinde üstün olma yeteneğini, Ahlakın kendisini yadsırlar. Adam Smiht'in yakın dostu görgücü ve kuşkucu David Hume Us her zaman Tutkuların efendiliği altındadır diyordu: “Reason is, and ought only to be the slave of the passions, and can never pretend to any other office than to serve and obey them.” Duyunç mu? — boş bir metafiziksel uydurmadır, çünkü duyunçsuz bir realitenin insan ruhundaki izdüşümü ancak duyunçsuzluk olabilir.
|
Özgür olmayan bilinç köleliği de algılayamaz. |