|
Metafizik nedir, Yapısızlaştırmanın hedefi olmanın dışında?
Felsefe ile ilk kez buluşan bilinç bir kural olarak başedemeyeceği söylemler karşısında kalmıştır ve bir kural olarak düşüncenin nesnelliği konusunda hazır olmadığı için yargılarını kaçınılmaz olarak öznel, ruhbilimsel, kişisel, kültürel, giderek yetkeci etmenlere dayandırır. "Metafizik" üzerine saldırı böyle duyusal bilincin önüne atılan en etkili yemlerden biridir ve bu bilinç bu saldırılarda kendini bulduğu için tuzak her zaman başarılıdır. Pozitivizm metafiziği yoketme sloganı ile başlamıştı, ve elinde 'deney' dediği şey ve sayılar ile bu hayaletin üzerine saldırdığı zaman kendisinin bir tür metafizik yaptığını, aslında 'deney' dediği şeyde gerçekte kavramlardan başka birşey ile ilgilenmediğini ve 'sayısal' dediği şeyde yine aynı fizik-ötesi nicelik alanında kaldığını anlamıyordu. Pozitivizmin kendisi sözcüğün gerçek anlamıyla bir metafizikti — ve üstelik olabilecek en naiv türlerinden biriydi. Şimdi yine bir tür Destruktion ile silahlanmış olan postmodernizm yeni bir metafizik türü olarak ortaya çıkmıştır ki, eğer sözcüğün herhangi bir biçimde kuramsal düşünceyi anlattığını kabul edersek, kendini en sığ metafizik örneklerinden biri olarak sergiler.
"Metafizik" ile anlaşılan
şey pozitivizm tarafından sık sık modern bilimin görgül yöntemi karşısında suçlanır ve yargılanır. Ama bu görgül yöntemin kendisi, aslında dayandığını sandığı gözlem ve deneyimin kendisi kavramsaldır ve sonuçları her durumda kavramsal bağıntılardan başka birşey değildir. Düşünceyi anlamayan ve her nedense ondan (kendisinden) kurtulmaya çalışan olgucu, görgücü ya da özdekçi bilincin kendisinin bu bilimlerin alanında özsel olarak düşünmekten başka birşey yapmadığını görmek bu bakış açılarının sorunlarını nasıl banal bir düzlemde aldıklarını anlamak için yeterli olmalıdır. Postmodernizm usu bütüncül yadsıyışında sık sık metafiziği us/logos anlatımı yerine kullanır. Kültürde us düşmanı eğilimler yaygındır. Bu düzeye dek pozitivizm ve postmodernizm daha kendilerini ortaya koymadan hazırlanmış zeminler üzerine yerleşirler. Ve bu irrasyonalist zemini sık sık kültürün en sapık boyutları ile paylaşırlar — gizemcilik ile, boşinanç ile, ve Foucault vb. durumunda görüldüğü gibi mollalar ile.
Metafizik sözel olarak "fizik ötesi" olanı anlatır, ve eğer fiziksel olanı özdeksel olan olarak anlarsak, metafizik özdeksel-olmayan ile bağlanır. Ama düşünce özdeksel değildir, gerçi özdekçi düşünürler düşüncenin, tinin, giderek ruhun vb. özdeksel olduğunu düşünmüş olsalar da. "Metafiziği" yendiğini sanmanın en etkili yolu hiç kuşkusuz özdekçilik olarak görünür. Ama gene de özdek 'kavramının' kendisi özdekçiliği özdekçilik yapan şeydir. Bu öznel bakış açısı geriye fiziksel/özdeksel olmayan hiçbirşey kalmadığını sanır — ama bir bakış açısı olarak kendisi kalmıştır. Analitik Anlak kendi soyutlamalarında kurgular üretmeyi sever ve başarır, ve bunun metafizik olmadığı sanısı içindedir. Ama o zaman bu düşünce fobisi ile felsefeyi, bilimleri, genel olarak tinsel herşeyi bir yana bırakmak gerekir. Gerçekten de başkaları arasında Heidegger'in, yapısızlaştırmacıların ve postmodernistlerin de yapmak istediklerini söyledikleri şey budur.
Doğanın ve Tinin ilkesi olarak Logos. Metafizik kavramı, sözcüğe yüklenen kültürel anlamlardan bütünüyle ayrı olarak, ve yalnızca her birimizin kendi düşüncesinin söylediğini göreceğimiz gibi, fiziksel olmayanı, özdeksel olmayanı anlatır. Bu düzeye dek hiç kuşkusu tinsel olanı kapsar, çünkü tinsel olan özdeksele (insan sinir dizgesine) bağlı olmasına karşın özdeksel değildir. Bir melodiyi ileten şeyin havadaki ses dalgaları olmasına karşın, melodinin kendisi bir tinselliktir. İnanç, düşünce, algı, duygu, yasa vb. — tümü de tinselliklerdir. Bunu görgücü ve kuşkucu düşünürler bile kabul etmede duraksamazlar. Ama postmodernisti (ve daha eski olan pozitivisti) metafizik ile rahatsız eden şey özellikle tinsel olanı kapsaması değildir. Metafizik tinsel olmayan Logosu da anlatır — uzay ve zaman ile göreli olmayan saltık Kavramı. Felsefenin konusu ne Doğaya, ne de Tine sınırlı ve göreli olmayan, görüngüsel olmayan Ustur (Logos, Nous). "Varlığın" kendisi duyusal bir Doğa cismi olmadığı gibi, tinsel bir belirlenim de değildir. Çünkü — örneğin yine Heidegger'in her zaman kendisinden başka birşey olarak anlamaya çalıştığı bu Kavram — semantik olarak ilkin kendisinden başka hiçbirşeyi anlatmaz. Ona şudur ya da budur dersek, onu kendisi olmayan birşey yapmış oluruz. Ve bu önerme biçimi bile felsefi düşünceyi doğrudan doğruya diyalektiğe götürür, çünkü Kavramda ona dolaysızca ait değil görünen bir olumsuzun varlığını imler.
Kavramların kavramlar olarak irdelenmesi, düşünülmesi Metafizik olarak düşündüğümüz şeydir. Ama sözcüğün semantiği anlatması istenen şeye uygun değildir, çünkü tinseli de kapsar. Hegel Metafiziğin Mantık ile, arı kurgul felsefe çakıştığını söyler. Gerçekten de Mantık sözcüğünün kendisi Logosu anlatır, ve Doğa ve Tin alanlarından soyutlamayı kapsar. Metafizik Varlığın, Realitenin vb. doğasını inceler demek yeterli değildir. Varlğı (ki 'realite' ile denmek istenen sık sık budur) inceleyen şey ontoloji ya da varlıkbilim adını alır ki, Mantık Biliminin yalnızca bir bölümü olarak kendi başına duran bir inceleme alanı değildir. Ama bu tür ayrımlar "realitenin doğası"nı sorgulayan uyurgezer felsefecinin dikkatinden kaçar.
Derrida'nın kendisinin "Metnin dışında hiçbirşey yoktur" anlatımı kendi açısından güzel bir metafiziktir, çünkü metnin kendisi duyusal-özdeksel birşey olmadığı gibi, metnin tinselliğinin kendisinin, insan yapısı olması olgusunun da soyutlandığını imleyebilir. Ama Derrida "dile" ait olmayan nesnelerin varlığını doğrulayamaz.
Metafizik sözcüğünü Aristoteles kullanmamıştır. Sözcüğü ilkin Rodoslu Kütüphaneci Andronikus Aristoteles'in yapıtlarını sınıflandırmada kullanmıştır ve sözcük kesinlikle ayrı bir felsefe alanı ya da bölümü olarak amaçlanmamıştır. Andronikus'un yaptığı şey salt biçimseldir ve kendisinin de bilincinde olduğu gibi özsel olarak geçerli değildir. Andronikus'un "ta meta ta physika biblia" anlatımı "fizik [kitaplarından] sonra gelen kitaplar" demektir. |
|