İdea Yayınevi / Temalar
site haritası 
Postmodern Sorunlar:
Kültürel Çoğulculuk


 
Postmodernizm eytişimsel ‘Ayrımda Birlik' kategorisini değil, ama analitik ‘Ayrım = Ayrım’ ya da ‘Türlülük = Türlülük’ soyutlamasını yeğler. Bu analitik temelde Kültürel Çoğulculuk zorunlu ve aklanacak olan vargıdır — üstelik bu kültürler duyunçsuz, istençsiz, özgürlüksüz olsalar bile. ‘Kültürel Görelilik’ kuramı kültürlerin eşit değerde olduklarını doğrular. Biri başkasından daha değerli ya da ileri ya da yüksek değildir, çünkü değerlerinin göreli olarak değil ama saltık olarak belirlenmesini sağlayacak bir Evrensel Ölçüt, bir gerçeklik, bir ussallık yoktur. Öyleyse tümü de saklanmalıdır.

 

Michel Foucault:
Boşinancın Devletini Kutlamak



İran Kraliçesi, Süreyya
 
Foucault “Şah Zamanın Yüz Yıl Gerisindedir” başlıklı bir makale yazdı. Ve bunu yüz yıl çok uzun olduğu için değil, ama çok kısa olduğu için yazdı. İleride olmaktansa Geride olmanın İyi olduğunu ve dolayısıyla bin yıl geride olmanın daha İyi olduğunu düşünüyor, köklere özel bir önem veriyordu. Ama İran’ın köklerinin Darius’a, aslında Kyros’a dayandığını bilmiyordu.

Michel Foucault insan usunun nasıl yarılabileceğini gösterebilecek en geçerli örneklerden biridir. 'İleri' ya da 'geri' için hiçbir ölçütü yokken — çünkü postmodern göreliliğin ayırdedici yanı ileri olanın ileri olmasına zemin olacak bir ölçütün, bir ereğin reddedilmesidir —, her nedense 'ileri' gibi göreli olmayan bir belirlenimden yana çıkar. Ve İran'ı zor, şiddet, terör yoluyla modernleştirme düşlerini kuran Şah'ın ileride değil ama geride olduğunu belirtirken, her nasılsa "ilerici saymayı başardığı Şii Molla rejiminden yana çıkarak yapar. Düşünceler pekala önyargılara, duygulara, öfkelere hizmet edebilir, kendi kendilerini çürütebilir, giderek apaçık saçmalıklara, delice paradokslara götürebilir. Ve normal bilinç sık sık Foucault'nun sergilediği tarzda çılgınlıklar karşısında onunla birlikte aptallaşır, onunla birlikte düşünemez olur, onunla birlikte ussal yönünü yitirir. Heidegger'in Nazizmi, Sartre'ın Marxizmi, Foucault'nun Molla Devrimini savunması onlarla bu sapınçları paylaşan türde kültürlü kafalar olmasaydı sözü edilmeye bile değmez budalalıklar olarak görünürdü. Postmodernizm bir kez daha Usun sapınçlarına karşı biricik önlemin bu sapınçları bilmek, ama onları sapınçlar olarak bilmek olduğunu tanıtlar.

SCHILLER

BEETHOVEN
Avrupa Birliği özgürleşmenin kazanılan ereğidir, çünkü özgürlük insanlığı kültürel ayrımların ötesine ve üzerine, tek bir Yasaya, tek bir Anayasaya, tek bir Türeye, evrensel Türeye ve evrensel Hakka yükselten değişimin biricik olanağıdır. Onda çok-kültürlülük değişmeyen geleneğin, karakteri tutuculuk olan despotizmin, karakteri şiddet olan ideolojinin artıkları olarak postmodern komedyenlerin umutsuz savunusuna terkedilmiştir. Avrupa Birliği modern insanlığın gerçek egemenliğine, özgür İstencinin egemenliğine yürüyüşünde Dünya-Tininin ilk adımıdır.
 
İdea Yayınevi / 2014