İdea Yayınevi / Mantık Bilimi
site haritası  
 
Çözümlemeler / Aziz Yardımlı

HEGEL — MANTIK BİLİMİ
Çözümlemeler 0033-0073
AZİZ YARDIMLI

Bu çözümlemede kullanılan paragraf numaraları için bkz. Science of Logic (Hegel.Net)

Giriş: Mantığın Genel Kavramı

033.1. Mantık Bilimi ön gözlemler olmaksızın konunun kendisi ile başlamalıdır.
033.2. Başka her bilimde konu ve yöntem birbirinden ayrılır, içerik saltık başlangıç yapmaz ama dışsal-varsayımlı gereç ile bağıntılıdır.
033.3. Başka her bilimde tanımlar, sıradan uslamlamalar, genel kavramlar, temel belirlenimler öncül olarak alınır.

034.1. Mantık Bilim ise bu varsayımları, düşünce biçimlerini ve düşünce yasalarını içeriğinin bölümleri olarak alır.
034.2. Ama ayrıca yöntem ve bilimin kavramının kendisi Mantık Biliminin içeriğine aittir ve aslında son sonucunu oluşturur.
034.3. Mantık Biliminin ne olduğu açımlanışından önce bildirilemez.
034.4. Mantık Kavramı doğuşunu onu açımlama sürecinde bulur ve varsayılamaz.
034.5. Böylece bu Giriş bölümü yalnızca sıradan düşünmeyi kurgul bakış açısına yaklaştırmayı amaçlar.

035.1. Düşünmenin bilimi bilmenin yalnızca biçimini oluşturmaz; içerik (gereç) düşünmenin kendisinden başka bir yerden gelmez.
035.2. Gereç (içerik) mantıktan bağımsız değildir.

036.1. Mantık tüm içeriği soyutlamaz, yalnızca içerik ile ilgisiz biçimi öğretmez.
036.2. Düşünme ve kuralları mantığın ikinci içeriğini oluştururlar.

037.1. Mantık Bilimi ona yüklenen tüm önceki tasarımlardan kurtarılmalıdır.

038.1. Şimdiye dek Mantık bilmenin içeriği ve biçimi (gerçeklik ve pekinlik) arasındaki ayrım ile yüklü idi.
038.2. İçerik düşünce-belirlenimlerinden bağımsız kendi başına varolan birşey olarak alınıyordu.
038.3. Düşünce boş olarak ve bu gerece dışardan uygulanıyor ve kendini onunla dolduruyor olarak görülüyordu.

039.1. Nesne düşünceden bağımsız kendi başına tam olarak görülüyordu.
039.2. Düşünce ise içeriksiz görülüyordu.
039.3. Buna göre düşünenin kendini nesnesine uydurması gerçeklik olarak görülüyordu.

040.1. Üçüncü olarak, içerik ve biçim, nesne ve düşünce birbirinden ayrı alanlar olarak görülüyordu.
040.2. Böylece düşüncenin kendi içinde kaldığı ve dışına çıkmadığı, salt kendini değiştirdiği ve buna göre nesnenin ulaşılmaz bir kendinde-şey olarak düşüncenin ötesinde kaldığı düşünülüyordu.

041.1. Özne ve nesne ayrımı üzerine bu görüşler sıradan, görüngüsel bilincimizin doğasını oluşturur.
041.2. Ama bu ayrım us alanına taşındığında, bu yanılgıyı doğal ve tinsel evrenin her yerinde çürüten felsefedir.
Doğal ve Tinsel evrenin tüm her varlığı içerik ve biçim, olgusallık ve kavram birliğini gösterir.

042.1. Eski Metafizik modern düşünceden daha yüksekti çünkü şeylerin gerçekliğini düşünsel biçimlerinde görüyordu.
042.2. Eski Metafizik düşünmeyi şeylere yabancı görmüyordu (Kant’ın kuşkuculuğu ile karşıtlık içinde).

043.1. Ama anlak (derin düşünen anlak; Kant kuşkuculuğu) felsefeyi ele geçirdi
043.2. Anlak soyutlamacıdır.
043.3. Usa karşı döndüğünde, bu kuşkucu anlak gerçekliğin duyusal olgusallık üzerine dayandığını, boş düşüncenin ancak duyu-algısı tarafından içerikle doldurulduğunu, kendi başına bırakılan usun yalnızca uydurmalar ürettiğini ileri sürer.
043.4. Usun bu yadsınışında gerçeklik kavramı yiter, bilme yalnızca öznel gerçekliği, görüngüyü, nesnenin özüne yabancı fenomenleri bilmeye kısıtlanır. Bilme Sanıya bozulur.

044.1. Derin düşünen anlak (Kant) bilmede geri bir adım anlamına gelse de, usu zamanımızın daha yüksek ilkesine yükseltir çünkü anlak belirlenimlerinin kendileri ile çatışmalarının bilincini doğurur.
Ama bu çatışma ilk kez Kant tarafından saptanmadı. Hegel Kantçılığa karşı incelik gösteriyor.

044.2. Bu kavrayış anlak belirlenimlerinin zorunlu çatışmasını doğrular.
044.3. Sözü edilen düşünce somut dolaysız nesneyi aşmak ve onu belirlemek ve ayırmaktır.
044.4. Ama o denli de belirlenimlerin bu ayırılması aşılmalı ve onları bağlamalıdır.
044.5. Bu bağıntılama çatışmanın çıktığı noktadır.
044.6. Bağıntılama usa aittir ve usun kavramına doğru en önemli olumsuz adımdır.
044.7. Ama anlak bu çatışmayı yalnızca usa ait görür ve çatışmanın üstüne yükselmeyi yadsır.
044.8. Çatışmayı kavramın yetersizliği olarak görür, duyusal varoluşa geri döner, onu sağlam ve tutarlı sanır.
044.9. Ama bu bilgi yalnızca görüngünün bilgisidir, ve bu bilgi şeylerin-kendilerine ulaşamaz.

045.1. Anlak biçimleri kendilerinde-şeylere uygulanamazlar.
045.2. Öyleyse kavramlar kendilerinde gerçek değildirler ve yalnızca öznel usa ve deneyime aittirler.

046.1. Anlağın Arı Usu Eleştirisi nesnel düşüncenin biçimlerini nesneden ayırır ve onları öznede bırakır.
046.2. Ama onları öznede irdelemez ve çıkarsamalarını üstlenmez.

047.1. Aşkınsal İdealizm (Fichte) Kant felsefesinin hayalet kendinde-şeyinin hiçliğini kabul etti.
047.2. Bu felsefe usu kendi belirlenimlerini sergileme girişiminde de bulundu.
047.3. Ama öznel çıkış noktasından ötürü (Kant ile aynı öznelliği paylaşarak) çıkarsamayı yapamadı.

048.1. Mantık genellikle metafiziksel imleminden ayrı olarak düşünülür (= içerikten yoksun).
048.2. Mantıksal biçimlerin yetersizliği onları kurgul birlikleri içinde olmak yerine yalıtılmış olarak almaktan doğar.
048.3. Böyle alındıklarında, tözsel içerikten yoksundurlar (= ilişkisiz, birliksiz kavram gerçekten de içeriksizdir.)
048.4. Bu içerik o zaman dışardan getirilir.
048.5. Ama us kendinde her kavramı birlik içinde kapsar.

049.1. Bu bakış açısı biricik gerçek bakış açısıdır.

050.1. *TGb*de bilinç kendisi ve nesnesi arasındaki ilk karşıtlığından saltık bilmeye dek götürüldü.
050.2. Bu yol bilinç ve nesnesi arasındaki her ilişki biçiminden geçer ve sonucu olarak Bilim Kavramını üretir.
050.3. Öyleyse Bilim Kavramı burada çıkarsanmış olarak varsayılacaktır (ayrıca Mantığın içinde de çıkar).
050.4. Bilim Kavramı TGb sürecinden başka hiçbir yolda aklanamaz (TGb MB için zorunludur è Bilim Kavramı MB için önkoşuldur).
050.5. Bunun dışında, herhangi bir bilimin tanımı ancak tasarımsal olabilir; tanıtlama ise ancak o bilimin çıkarsanışının zorunluğunda yatar.

Eine räsonierende Begründung oder Erläuterung des Begriffs der Wissenschaft kann zum höchsten dies leisten, daß er vor die Vorstellung gebracht und eine historische Kenntnis davon bewirkt werde; aber eine Definition der Wissenschaft oder näher der Logik hat ihren Beweis allein in jener Notwendigkeit ihres Hervorgangs.

051.1. TGb Bilim Kavramının çıkarsanışıdır ve MB öngerek olarak yalnızca bunu varsayar.
051.2. Saltık Bilgi* her bilinç biçiminin gerçekliğidir, çünkü TGb’nin sürecinin gösterdiği gibi yalnızca onda Nesne ve öz-pekinlik arasındaki ayrım ortadan kaldırılmış, Gerçeklik = Pekinlik denklemi kazanılmıştır.

052.1. Arı Bilim bilincin (özne-nesne) karşıtlığından özgürlüğü varsayar.
052.2. Arı Bilim Düşünce ve Nesne özdeşliğini varsayar.
052.3. Bilim olarak, Gerçeklik gelişimi içindeki özbilinçtir ve ‘kendi’nin biçimini taşır, öyle ki Varlığın saltık gerçekliği bilinen Kavramdır ve genelde Kavram varlığın saltık gerçekliğidir.

053.1. Bu nesnel düşünme (düşünce ve varlığın birliği) arı bilimin içeriğidir.
053.2. Bilimde düşünme salt biçimsel değildir, dışsal bir gerece gereksinmez, tersine düşünce kendi gerçekliğidir, kendi gerçek içeriğidir.
053.3. Buna göre Mantık arı us dizgesi olarak, arı düşüncenin alanı olarak anlaşılacaktır.
053.4. Bu içerik Doğanın ve sonlu bir Tinin yaratılışından önce kendi bengi özünde olduğu gibi Tanrının betimlenişidir.
Man kann sich deswegen ausdrücken, daß dieser Inhalt die Darstellung Gottes ist, wie er in seinem ewigen Wesen vor der Erschaffung der Natur und eines endlichen Geistes ist.

054.1. Anaxagoras Nous’un, düşüncenin evrenin ilkesi olduğunu, evrenin dünya olarak tanımlanması gerektiğini  söyleyen ilk düşünürdür.
054.2. Mantıkta ilgilendiğimiz şey düşünmemizden ayrı olarak ve onun için temel olarak kendi başına varolan birşey üzerine düşünme değildir; tersine, zorunlu biçimler ve düşüncenin özbilinci içerik ve enson gerçekliktir.
055.1. Gerçeklik duyusal değildir (dokunulabilirlik Platon’un idealarına bile yüklenmiştir).
055.2. Platonik İdea evrenseldir, daha tam olarak, bir nesnenin kavramıdır, ve birşey ancak Kavramında edimsellik taşır ve kavramından ayrı olduğu düzeye dek edimsel olmaya son verir ve olmayan birşeydir.
Birşey ancak belirli birşey olarak vardır ve bu belirlilik İdea ya da Kavram ya da Biçimdir. Bu ideasından ayrı olarak Birşey hiçbirşeydir, yoktur, bir anlak soyutlamasıdır.

055.3. Duyusal dışsallık Biçimden soyutlanan belirlenimsiz yan olarak bu hiçlik yanıdır: Kavramsız soyut duyusallık bir sanıdır.
055.4. Düşünce belirlenimleri yalnızca bilen özneye değil ama şeylerin kendilerine de aittir.

056.1. Düşüncede kapsanan belirlenim ilkin bilince yüklenir, nesnelliğe değil.
056.2. Ama dışsal dünyanın ussallığından söz edildiği zaman, tinin ve doğanın yasalarından söz edildiği zaman, bununla düşünce-belirlenimlerinin nesnel varoluşları imlenmiş olur.

057.1. Eleştirel Felsefe (Kant) metafiziği mantığa dönüştürdü, ama mantıksal belirlenimlere özsel olarak öznel bir anlam verdi.
057.2. Bu öznelliğin karşısında kavramların ulaşamadığı bir kendinde-şey alanı, bir öte-yan bırakıldı.
057.3. Mantık Bilimi bilincin bu karşıtlığından özgürlüğü varsayar. [Us kavram ve varlığın birliğidir.]

058.1. Kant’a göre Mantık Bilimi tüm başka bilimlerden önce tamamlandı.
058.2. Aristoteles’ten bu yana Mantık Bilimi hiçbirşey yitirmed; ama o denli de hiçbirşey kazanmadı.
058.3. Eğer Mantık Aristoteles’ten bu yana hiçbir değişime uğramadıysa, bu tam olarak onun bir yeniden yapılaştırma gereksiniminde olduğunun anlatımı olarak görülmelidir.
058.4. Çünkü Tin iki bin yıllık emeğinin sonucunda kendi özsel doğası konusunda daha yüksek bir bilince ulaşmış olmalıdır.

059.1. Mantık Bilimi doğal bilincin tüm küçümsemelerine karşın gene de değerli ve yararlı bir yan taşıyor olarak görülür.

060.1. Mantığa ruhbilimsel, eğitbilimsel, giderek fizyolojik eklemeler onun bozulmalarıdır.
060.2. Ekler:           a) Kişi okuduğunu ve duyduğunu sınamaladır.
b) Kişinin görüşü iyi değilse, gözlük takmalıdır.

061.1. Bu bozuk mantıkta belirlenimler değişmez devimsiz olarak, ve bağıntıları dışsal olarak alınır.
061.2. Dışsal ayrımlar, karşılaştırmalar ile mantık çözümsel bir işleme ve düzeneksel hesaplamaya indirgenir.
061.3. Aritmetikte sayılar kavramsal içerikten yoksundur, dışsal ilişki dışında hiçbir anlamları yoktur.

062.1. Bugün mantık kabaca görgül bir bilim düzeyine düşürülmüştür.
062.2. Matamatiğin kendi soyut nesnelerine uygun bir yöntemi vardır, ve bu yöntem felsefeye uygulanamaz (Spinoza, Wolff ve başkaları bu kavram-sız yordamı felsefeye uyguladılar).
062.3. Bugüne dek felsefe yöntemini bulamadı.
062.4. Yöntemin irdelemesi Mantık Biliminin kendisinin içersine düşer, çünkü mantığın içeriğinin iç öz-devimidir. (TGb bu aynı yöntemi bilince uygulanışıdır: Her bilinç biçimi kendini olgusallaştırmada o  denli de kendini çözündürür, kendi olumsuzlamasını sonucu olarak getirir, ve böylece daha yüksek bir biçime geçer.)
062.5. Bilimsel ilerlemede zorunlu olan tek şey olumsuzun o denli de olumlu olduğunu, kendi-ile-çelişkili olanın kendini hiçliğe, soyut yokluğa çözündürmediğini, ama özsel olarak tikel içeriğinin olumsuzlanması olduğunu, ya da böyle bir olumsuzlamanın belirli bir nesnenin olumsuzlaması olduğunu, böylece belirli bir olumsuzlama olduğunu ve böylece sonucun ona kaynaklık edeni kapsadığını görmektir.
062.6. Belirli olumsuzlamanın bir içeriği vardır, ve bu yeni bir Kavram, ama öncekinden daha yüksek ve daha varsıl bir başlangıç noktasıdır. Daha varsıldır çünkü öncekini kapsar. Ama öncekinden daha çoğudur çünkü kendisinin ve karşıtının birliğidir. Dizge bu yolla içersine dışsal hiçbirşey almadan süreklilik içinde oluşur.

063.1. Bu mantık dizgesinde izlediğim yöntem daha büyük bir tamlığa ulaşabilir, daha büyük ayrıntıda geliştirilebilir.
063.2. Bu biricik gerçek yöntemdir çünkü nesnesinden ve içeriğinden ayrı değildir, tersine içeriğinin içselliğidir.
063.3. Bu yöntemi izlemeyen hiçbir açımlama bilimsel olarak geçerli sayılamaz.

064.1. Bu yönteme göre kitapların bölümleri ve başlıkları, kesimleri vb. bilimin kapsamına ait değildirler ama yalnızca süreci önceden geçen dışsal bir gözlemin açımlamalarıdırlar.

065.1. Görgül bilimlerde ön tanımlar ve bölümlemeler dışsal ölçütlerdir.
065.2. Sıradan mantıkta iç belirlenimler çıkarsama olmaksızın, bir iç bağ kurulmaksızın ileri sürülürler.

066.1. Mantıkta kavramsal gerecin iç düzenlemesi kavramsal gerecin kendisinin özsel açınımı tarafından belirlenmelidir.

067.1. Kavramın açınımı içersindeki olumsuzluğa, eytişimsel kıpıya bağlıdır.
067.2. Eytişim Mantığın ayrı bir bölümü değildir.
067.3. Platonik eytişim bile yalnızca önesürümleri kendileri yoluyla ortadan kaldırmayı amaçlar ve olumsuz bir sonuçta, hiçlikte durup kalır.
067.4. Eytişim genellikle sanıldığı gibi olguya dışsal olumsuz bir etkinlik değildir, salt öznel değildir.

068.1. Kant eytişimi usun zorunlu bir işlevi olarak gördü.
068.2. Kant’ın çatışkılarda geliştirdiği açımlamalar geçerli olmasa da, eytişimin düşünce belirlenimlerinin doğasına ait olarak, çelişkinin onlara zorunlu olarak görülmesi geçerlidir.
068.3. Ama Kant bu çelişkiyi kendilerinde-şeylere ait olarak görmedi [Kant’ın eytişimi özneldir.]
068.4. Eytişimin salt soyut olumsuz yanının ötesine geçilmezse, sonuç usun sonsuzu bilemeyeceğidir.
068.5. Ama sonsuz olan ussal olan olduğu için, usun ussal olanı bilemeyeceğini ileri sürmek yeterince özgürce düşünmemektir.

069.1. Kurgul düşünce bu eytişimden, karşıtları birlikleri içinde ya da olumluyu olumsuzda kavramaktan oluşur.
069.2. Kurgul gücünü kavrayabilmek için henüz bu alışkanlıktan yoksun düşünce ilkin sıradan uslamlamanın duyusal somut terimlerinde düşünmekten vazgeçmeli, ilkin Kavramlara yalnızca kendi belirlenimleri içinde sarılmayı öğrenmelidir. Ama bu henüz kurgul düşünme değildir.

070.1. Bireyin Mantık ile ilişkisine gelince, bu ona ve bilimlere ilk kez yaklaşan biri ile ona bilimlerden gelen biri için ayrı yanlarda ve değerlerde görünür.
070.2. Mantığa (ve benzer olarak dilbilgisine) ilk kez yaklaşan biri bu bilimlerin biçim ve yasalarında kuru soyutlamalar, keyfi kurallar görür ve bunlarda kendilerinden başka öğrenilecek bir birşeyin olmadığını düşünür.
070.3. Öte yandan dili iyi bilen ve başka diller ile de tanışık biri dilin genel olarak tinsellik ve kültür ile ilgisini görür.
070.4. Benzer olarak, mantığa ilk kez yaklaşan biri onda yalıtılmış bir soyutlamalar dizgesi görür, bunu kendi içinde sınırlı olduğunu ve başka bilimleri kapsamadığını düşünür.
070.5. Görgül dünyanın tasarımsal varsıllığı ile karşıtlık içinde, Mantık bilimi soyut belirlenimleri ile önemsiz, tözsellikten yoksun boş bir ilgi olarak görünür.
070.6. İlk bakışta Mantık Bilimi salt kendi içine kapalı ve başka bilimler kendi alanlarında ondan ayrı, giderek bağımsız ve ona dışsal görünürler.
070.7. Görgül bilimler Mantık Biliminden ayrılınca, kolayca duyulara, duygulara, tasarımlara ve her tür kılgısal ilgiye başvururlar.

071.1. Mantığın değeri ilkin ancak başka bilimlerle yakından bir tanışıklık ile anlaşılır; salt soyut ve öznel olmadığı ama belirli olanın tüm varsıllığını kendi içinde kapsayan somut evrenselle ilgili olduğu anlaşılır.
071.2. Mantığın değeri ancak bilimlerin bir deneyimi ile öncelendiği zaman anlaşılır, ancak o zaman tüm bilimlerin özsel varlığı olarak görülür.

072.1. Mantık dizgesi tüm duyusal somutluktan özgür yalın özsellikler alanıdır.
072.2. Mantık Bilimi bilincin saltık kültürü ve disiplinidir.
072.3. Mantıkta bilinç duyusal sezgi ve amaçlardan, duygulardan, imge ve tasarımlardan uzak birşeyle ilgilenir.
072.4. Mantıkta bilinç sıradan düşüncenin olumsallıklarının dışlanmasını gerektirir.

073.1. Mantık Bilimi doğal düşünceyi Kavramlar yoluyla tüm duyusal görüngünün arkasında yatan özsel gerçekliğin düşünülmesine eğitir.

 

 

İdea Yayınevi / 2014