İdea Yayınevi / Mantık Bilimi
site haritası  
 
Çözümlemeler / Aziz Yardımlı

Hegel — Mantık Bilimi (Büyük)
Çözümlemeler 0130-0187
AZİZ YARDIMLI

Bu çözümlemede kullanılan paragraf numaraları için bkz. Science of Logic (Hegel.Net)

Bölüm Bir — Nesnel Mantık — Kitap Bir
Varlık Öğretisi

Kesim Bir: Belirlilik (Nitelik)

 

Bu paragraftaki ve aşağıdaki önermelerin tanıtları dizgesel bütün içersindeki konumlarının kavranması ile bir ve aynı şeydir. Bilgi doğal bilincin karşısına bir dizge olarak çıkar, ve doğal bilinçten bu dizgesel bütünün kavranmasına dek yargısının geçersiz olduğunun bir önkabulünü isteme hakkını taşır. Bilginin kurgul yöntemi duyu ya da anlak ya da derin-düşünce düzeyinde kaldığı sürece doğal bilincin tüm önyargıları ile çatışır. Bu çatışma bu bilinç için kurgul felsefenin varoluş nedeninin birincil aklanması olarak görülmelidir: Doğal bilinç kavramların dizgesel bir örgütlenişi değil ama en azından bir kaos, en çoğundan dışsal bir düzenlenişidir. Gerçeklik dizgesel bütündür ve bilgiye doğru eğitimin kişi için başlıca değeri bilinci bu dizgesel bütünlüğe yükseltmek, ona yalnızca gerçeği kazandırmak değil ama onun biçimini gerçekliğin kendisi yapmaktır. Bilgi göreciliği, insana dışsallığı, öznel bilincin özel bir alanı olmayı yadsır.

 

Varlık kendinde Kavramdır. Varlık alanının özsel kategorileri Nitelik, Nicelik ve Ölçüdür. Bunlar inorganik Doğa alanının kategorileridir (§ 79). Duyusal alana karşılık düşerler, ve doğal bilinç bilginin en alt, en ilkel düzleminde işlev gördüğü zaman, duyusalı Varlık ile eşitler. Kavram bu alanda deyim yerindeyse kendine dışsaldır, deyim yerindeyse özdeksel doğada taşlaşmıştır, özgür, tinsel, dirimli biçimi içinde değil ama bu özdeksel doğanın katılığı içinde henüz ölüdür. Kavram ancak örgensel doğada tinsel varoluşu biçimini kazanmaya başlar (Kavram, Yargı, Tasım, Ereksellik, İyi, İdea).

 

130.1. Varlık belirlenimsiz dolaysızdır.  

131.1. Varlık belirlenimsiz olduğu için tüm Nitelikten yoksundur.
131.2. Kendinde ona belirlenimsizlik ancak belirli ya da nitel olan ile karşıtlık içinde düşer.
131.3. Belirlenimsizlik Varlığın belirliliği ya da Niteliğidir.
131.4. Varlık kendinde belirlidir; ve öyleyse
131.5. Varlık kendinde belirli-Varlığa geçer. Belirli-Varlık sonludur.
131.6. Ama belirli-Varlık sonlu olarak kendini ortadan kaldırır.
131.7. Belirli-Varlığın kendini ortadan kaldırması dolaylılığı ve belirliliği kapsar, böylece kendi-ile-dolaylılığa geçilir.
131.8. Varlığın bu kendi ile sonsuz ilişkisi Kendi-İçin-Varlıktır.

Bölüm Bir. VARLIK

(Weil es unbestimmt ist, ist es qualitätloses Sein; ... aber macht
seine Unbestimmtheit selbst seine Qualität aus.  ... 
das erste Sein an sich bestimmtes [ist] ...)

A. Varlık

A.Varlık (reines Sein ... unbestimmten Unmittelbarkeit ...
reine Unbestimmtheit ... )

132.1. Arı Varlık belirlenimsizliği içinde salt kendi ile eşitliktir. 
132.2. Belirlenimsiz-Dolaysızdır.
132.3. Bir ilişki, türlülük, dış gönderme kapsamaz. Ayrımsız, içeriksiz, boştur.

Herhangi bir içerik, ayrım, belirlenim onu ilişkilendirecektir. İçerik onu belirli yapacak, ona bir ayrım getirecek, onu bir başkası ile ilişkilendirecektir. Genel olarak, onda düşünülecek hiçbirşey yoktur.  

132.4. Varlık, belirlenimsiz dolaysız olarak, gerçekte Yokluktan ne daha çoğu ne de daha azıdır.

B. Yokluk

(... so ist (existiert) Nichts in unserem ...Denken ...)

133.1. Yokluk da kendi ile eşitlik olarak hiçbir belirlenim, içerik, ayrım, ilişki kapsamaz.
133.2. Yokluğu düşünmek birşeyi düşünmekten ayrıdır.
133.3. Yokluk düşünmemizde vardır, tıpkı Varlık gibi.
133.3. Yokluk Varlık ile aynıdır.

Yokluk ve Varlık arasındaki ilişki Karşıtlık ve Birliktir. Karşıtlığın kendisi birbirinden ayrılamaz olmayı, tüm soyutlamayı boşa çıkaran bir Birliği imler. Us kavramlar arasındaki karşıtlığı bunların birbirlerini ortadan kaldırmaları zemininde konutlar. Ortadan kaldırma ise kendi başına ya da tam bir yalıtılma içinde değil ama birlik yoluyla yer alır. Kendi başınalık, ilişkisizlik, karşıtlıksızlık (Parmenides’in haklı olarak ileri sürdüğü gibi) tam tersine tüm değişime, tüm geçişe, tüm ilişkiye direnmeyi, sonsuza dek kendi içinde ve kendi ile özdeş kalmayı imler. Bir kavramın karşıtı tarafından ortadan kaldırılması bu ikincinin birincinin içeriği olmasını, ona içkin bir kıpı olmasını anlatır. Tüm zamansallığın dışlanmasının bilinciyle, eğer Yokluk Varlık tarafından ortadan kaldırılmışsa, eğer Yokluk Varlığa geçmişse, bundan böyle Yokluğu bir kıpı olarak kapsayan ve böylece onunla bir olan Varlık arı Varlık değildir — içeriksiz, ilişkisiz, ayrımsız değildir. Belirlenimsiz değildir. Tersine, bundan böyle Varlık belirli-Varlıktır.

Hem Varlık hem de Yokluk dolaysızdır. Yokluğu dolaylı olarak almak Varlığı belirli, içerikli, ilişkili vb. yapacak, böylece ilk ya da başlangıç olmaya son verecektir. Varlığın içeriksiz-belirlenimsiz olarak alınması Yokluğa geçişi olanaksızlaştırır. Yokluk da dolaysızdır. Bu anlak bakış açısıdır, ve olumsuz ya da eytişimsel us bu anlak çözümlemesi temelinde Varlığın Yokluk ile bir olduğu kavrayışına sıçrayıştır.

C. Oluş

(... jedes in seinem Gegenteil werschwindet ...)
(Nur die leeren Gedankendingen, Sein und Nichts ... (s. 86))

1. Varlık ve Yokluğun Birliği

134.1. Arı Varlık ve arı Yokluk aynıdır.
134.2. Varlık Yokluğa ve Yokluk Varlığa geçer.

134.3. Varlık ve Yokluk Birdir. Ama o denli de saltık olarak ayrıdırlar.
134.4. Gerçeklikleri Varlığın Yoklukta ve Yokluğun Varlıkta ortadan kalkışıdır. Ve bu Oluştur.

Varlık ve Yokluk anlağın soyutlamacı etkinliğinde olmanın dışında birbirlerinden ayrılamazlar. Birdirler. Karşıtlık ilişkisi zamansal değil ama mantıksaldır, ve birbirlerine geçişlerini zamansal bir süreç olarak düşünmek mantıksal ilişki durumunda geçersizdir. Daha şimdiden birbirlerine geçmişlerdir, birbirlerindedirler, Birdirler. Yine, mantıksal karşıtlık ilişkisi  yanların yanyana durmalarını değil ama birbirlerini dolaysızca ortadan kaldırmalarını imler — Varlık Yoklukta ve Yokluk Varlıkta yiter. Oluş bu iki kıpının birlikte bulunuşuna dayanır. Ama kıpıların gerçekliği birbirlerinde yitmeleridir. Yitişleri Oluşun da yitişidir.

 

Oluşta Varlık ve Yokluk kıpıları henüz eşdeğerli olarak ya da henüz biri ötekine baskın çıkmamış olarak bulunurlar. Görgül oluş sürecine bakarsak, oluşmakta olan şey yoktur, çünkü oluşmaktadır; ama o denli de vardır çünkü oluşmaktadır. Mantıksal olarak, Oluş kıpılarının sürekli olarak birbirlerine geçişinden, tam bir dinginlik yokluğundan başka birşey değildir.

 

Oluş gerçekten varolan ilk Kavramdır çünkü Varlık ve Yokluk anlak soyutlamalarıdır. Varlıktan ayrı bir Yokluk, ve Yokluktan ayrı bir Varlık birer Gedankending, birer düşünce-şeydir. Bunlar ayrılmazdırlar, birdirler, ve birlikleri ilkin Oluştur.

 

Birlik ancak çokluğun birliği olabilir. Aynılık ancak ayrıların aynılığı olabilir.

 

Yokluğun Varlıkta ortadan kalkışı Oluş kavramını olumlu olarak koyar. Mantıksal olarak, ilkin Yokluk bir kıpıdır; ikinci olarak, Yokluğu ortadan kaldıran Varlık da Varlık (dolaysız, içeriksiz, belirlenimsiz) olarak ortadan kalkar ve içerikli-Varlık, belirlenimli bir Varlık olur. Tersine, Varlığın Yoklukta ortadan kalkışı belirli-Yokluğu üretir. Oluş Varlık ve Yokluğun birlikte bulunmaları olduğu ölçüde, her iki durumda da Oluşun kendisi de ortadan kalkar.  

 

134.5. Oluşta Varlık ve Yokluk ayrıdırlar, ama o bu ayrım denli de kendini çözer.

 

Not 1: Varlık ve Yokluğun Sıradan Düşüncedeki Karşıtlığı

Hiçbirşey Yokluk ile aynı değildir. Hiçbirşey Birşeyin karşıtıdır, tikel Birşeyin yokluğu, belirli bir yokluktur. Ama burada Yokluk belirlenimsiz yalınlık içine alınmaktadır.

135.1. Yokluk ilişkisizdir. Olumsuzlamanın bir ilişki olduğu düzeye dek, Yokluk ancak “soyut, dolaysız bir olumsuzlama”dır.

135.2. Hiçbirşey (Nichts — Nothing) genel olarak Yokluk değil ama belirli bir Yokluk, birşeyin yokluğudur.

135.3. Soyut, dolaysız olumsuzlama karşıtlıksız olumsuzlamadır.

135.4. Arı Yokluk herhangi bir ilişkiden yoksun Olumsuzlamadır — “değil” —.

136.1. Parmenides: Yalnızca Varlık vardır, ve Yokluk saltık olarak yoktur.
136.2. Budizm: Yokluk saltık ilkedir.
136.3. Herakleitos: Varlık ve Yokluk birdir; Herşey akar (= Herşey oluş sürecindedir).

Varlık = Varlık hiçbir Oluşa izin vermez. Oluş ancak Varlık = Yokluk denklemi ile olanaklıdır. Bu eşitlik hiç kuşkusuz nicel ya da matematiksel eşitlik değildir. Birliktir. Ayrılmaz bir İlişkidir. Analitik Anlağın bu ikisini ayırması Diyalektik Us tarafından çürütülür.  

137.1. Yokluktan Yokluk gelir — Ex nihilo nihil fit — önermesi Oluş kavramını olanaksızlaştırır.
137.2. Yokluktan Yokluk gelir: Geneleme: Yokluk Yokluktur.
137.3. Soyut Özdeşlik önermesi Eleatiklerin ve Spinoza’nın Panteizminin özüdür.

 

138.1. Ne yerde ne de gökte kendisinde hem varlığı hem de yokluğu kapsamayan hiçbirşey yoktur.

138.2. Tanrının kendisinde nitelik (enerji, yaratış, güç) özsel olarak olumsuzun belirlenimi kapsar — bir ‘başkası’nın üretilmesidirler.


Tüm nitelik o denli de olumsuzlamadır. Bu olumsuzu anlamak için erkenden Spinoza’nın önermesini anımsamalıyız: Tüm belirleme olumsuzlamadır.

138.3. Tüm felsefi Kavramlar Varlık ve Yokluğun birliğinin, Oluşun örnekleridirler (Varlık ve Yokluğu daha öte belirlenimleri içinde kapsarlar).

 

139.1. Doğal bilinç Varlık ve Yokluk gibi soyut belirlenimleri daha somut olanlarla karıştırır (belirli-Varlık, vb.)  

140.1. Kant: Varlık ve Yokluk aynıdır, öyleyse bu 100 Talerin cüzdanımda olması ve olmaması birdir (Kant’ın önermesinde (AUE) Varlık ve Yokluk belirli-Varlık ve belirli-Yokluğa döner ve bu nedenle eleştirisi amaç dışına düşer).  

141.1. Tanrının varoluşu için ontolojik uslamlama: Tüm olgusallıkları (ve öyleyse varoluşu da ) kapsayan bir varlığın kavramı varsayılır. Kant varoluşu (= Varlık (burada)) bir özellik ya da reel yüklem olarak, bir kavram olarak görmez, Varlığın bir şeyin içeriğinin bir belirlenimi olduğunu kabul etmez.  

142.1. Varlık ve Yokluk belirli bir içerik kazanırlarsa soyutlamalar olmaya son verirler; Varlık belirli-Varlık ya da olgusallık olurken, Yokluk ise olumsuzlama, olgusallığın belirli yokluğu olur.

142.2. Belirli-Varlık Varlık ve Yokluğun imgesel değil ama olgusal ayrımını kapsayan ilk kategoridir — birşey ve başkası olarak.  

143.1. (Kant “100 Taler”i ‘Kavram’ olarak alıyor.)  

144.1. Kant Parmenides’ten arı düşüncenin ne olduğunu öğrenmelidir.

145.1. Tikel sonlu varlıktan bütünüyle soyut evrenselliği içindeki Varlığa dönüş ilk kuramsal istemdir (ve ilk kılgısal).  

146.1. Kant Tanrının Kavramının onun Varlığından ayrı olduğunu tanıtladığına inanır: Tanrının Kavramından Varoluşunu çıkarsayamayız der, tıpkı olanaklı 100 liradan edimsel 100 lirayı çıkarsayamayacağımız gibi.

146.2. Kavram Varlıktan ayrıdır. Kavram ve olgusallık, ruh ve beden ayrılabilir, ve öyleyse yokolabilirler ve ölümlüdürler. Soyut Tanrı tanımında ise Kavramı ve varlığı ayrılamazdır.

  Not 2: ‘Varlık ve Yokluğun Birliği, Özdeşliği’ Anlatımının Eksikliği

147.1. Varlık ve Yokluk bir ve aynıdır anlatımı tam değildir.Yargıda ayrım yadsınıyor görünür (gerçi önerme biçiminde ayrım doğrudan görünüyor olsa da; bu nedenle önerme çelişkilidir. Öyleyse önerme ‘oluş’ kapsar.).

148.1. Ama önerme bu sonucu anlatmaz; onu onda bulan dışsal düşüncedir.

148.2. Bir Yargının biçimindeki önerme kurgul gerçeklikleri anlatmaya uygun değildir.

148.3. Yargı Özne ve Yüklem arasındaki özdeşlik ilişkisidir.

148.4. Kurgul düşünceyi yeni felsefeciler önünde sık sık tuhaf bir ışık altına düşüren özellik yargının bu tek yanlılığıdır.

 

149.1. Kurgul gerçekliği anlatmak için aykırı önerme de eklenmelidir: Varlık ve Yokluk bir ve aynı değildirler.

149.2. Ama o zaman iki ayrı önerme ile bir ÇATIŞKI-ANTİNOMİ tablosu ortaya çıkar.

149.3. Birlik anlatımı soyut aynılığı anlatır: Bu nedenle ayrılmamışlık ve ayrılamazlık anlatımları daha iyidir. Ama o zaman ilişkinin olumlu yanı anlatım bulamaz.

 

150.1. Oluş Varlık ve Yokluk arasındaki ayrımı ve aynı zamanda bu ayrımın kendini ortadan kaldırmasını (imgesel olduğunu) anlatan kurgul gerçekliktir.

 

151.1. Varlık ve Yokluk arasındaki ayrımı belirtmek olanaksızdır (söylenemezdir).

151.2. Varlığı ve Yokluğu birbirinden ayırdedecek bir belirlenim yoktur. Ayrımları bütünüyle boştur.

151.3. Varlık ve Yokluk arasındaki ayrım kendilerinde değil ama bir üçüncüde, öznel sanıdadır.

151.4. İçinde Varlık ve Yokluğun sürdürleri üçüncü Oluştur.

151.5. Oluşta Varlık ve Yokluk ayrı kıpılardır.

151.6. Oluş ancak Varlık ve Yokluk ayrı oldukları ölçüde vardır.

151.7. Varlık ve Yokluk kendilerinde değil ama bir başkasında, Oluşta vardırlar.

 

152.1. Varlık ve Yokluk üzerine söylenen herşey bilimsel olarak değersizdir (Sartre, Heidegger ve başkaları).

“Varlık ya da Yokluktan her birini birinin ötekine geçişi olarak tanımayı reddedenler ve üzerlerine  şunu ya da bunu ileri sürenler neden söz ettiklerini bildirsinler, eş deyişle, varlık ve yokluğun birer tanımını versinler ve bunun doğruluğunu tanıtlasınlar.”

152.2. Arı aydınlıkta ancak arı karanlıkta olduğu kadar görülebilir. Birşey ancak belirli aydınlıkta ya da karanlıkta ayırdedilebilir. Işık karanlık tarafından belirlenir ve öyleyse kararmış ışıktır, ve evrik olarak, ve bunlar böylece belirli varlıklardır.

 

Not 3. Bu soyutlamaların Yalıtılması

153.1. Kıpıları Varlık ve Yokluk olarak ayrılamaz olan Birlik aynı zamanda onlardan ayrıdır ve onlar için bir üçüncüdür: Oluş.

153.2. Nerede Varlık ve Yokluktan söz edilirse, bu üçüncü, Oluş da orada bulunmalıdır. Çünkü iki terimin ayrı kalıcılıkları yoktur, ancak birliklerinde, Oluşta vardırlar.

153.3. Oluşun birçok görgül biçimi vardır, ve bunlarda Varlık ve Yokluk soyutlukları içinde değil ama belirli olarak bulunurlar.

 

154.1. Varlık ve Yokluğun soyutlukları içinde alınaları durumunda ortaya çıkan sonuçları irdeleyelim.

 

155.1. Parmenides: Varlık vardır, Yokluk saltık olarak yoktur.

155.2. Böyle soyut Varlık belirsizdir, ilişkisizdir, hiçbir ilerlemeye götürmez (ancak dışsal ilerleme olabilir).

155.3. Böyle soyut Varlık aynı zamanda sondur.

155.4. Parmenides’te de Spinoza’da olduğu gibi Varlıktan ya da Saltık Tözden olumsuza, sonluya hiçbir ilerleme yoktur (ya da ilerleme varsa, bu dışsaldır).

155.5. Fichte: A = A saltık olarak birincil, koşulsuz ilkedir, savdır; karşısav hem koşulsuz hem de koşulsuzdur.

155.6. Fichte’de ilerleme dışsaldır.

 

156. Jacobi’nin soyut ilkten ilerlemenin olanaksızlığı üzerine uslamlamaları (Kant’ın a priori bireşimine karşı).

 

156.2. Bireşim aslında dışsal şeylerin dışsal birlikteliklerini,  yalnızca yanyanalıklarını anlatır.

 

157.1. Burnunun ucuna bakarak günlerce, yıllarca yalnızca Om, Om, Om, diyen Brahma’nın boş bilinci de aynı ilişkisiz, geçişsiz soyut varlıktır.

 

158.1. Saltık olarak soyut Varlıktan, bu anlak kıpısından ilerlemek (ayrıma, çokluğa, belirlenime geçmek) olanaksızdır.

 

159.1. Soyut Varlıktan ilerlemenin olanaksızlığı bir geneleme, boş bir yinelemedir.

 

160.1. İlkin, Jacobi’nin arı kavramı (uzay, zaman, bilinç) görgül olarak yanlıştır.

160.2. Görgül geçiş kendiliğinden açıktır: Parmenides de yanılsama ve sanıyı varsaymak zorunda kalır. Spinoza yüklemleri, kipleri, uzam ve devim ve anlağı vb. varsayar. Ve bunlar ne denli kötü olursa olsun bir bireşimin olduğunu gösterirler. Bireşim o soyutlamaların görgül yanlışlığını tanıtlar.

 

161.1. Arı kavramın (arı uzay vb.) boş olduğunu, bir hiçlik olduğunu tanıtlamanın kendisi karşıtın bu soyutlamayı belirlediğinin tanıtıdır (Lütfen paragrafı bütününde okuyun; bu tümcenin anlaşılması için arı ya da belirsiz kavramın kendisinin bir soyutlama olduğunu, böylece dolaylı, ama karşıtı ile dolaylı ve böylece belirli olduğunu görmeye bağlıdır.)  

 

162.1. Belirlenimsizin kendisi Varlıktır.

162.2. Belirlenimsizin kendisi belirlilik ile karşıtlık içinde durur ve böylece belirlidir (arı uzay vb. belirli, olumsuz, ama arı, soyut olumsuzdur).

162.3. Belirlenimsizlik ya da soyut olumsuzlama Varlıkta kapsanır, ve anlağın (derin düşünce) Yokluk olarak ileri sürdüğü budur: Varlık tüm belirlenimden yoksun olduğu için olumlu belirlenim değil ama Yokluktur.

 

163.1. Varlık salt dolaysız olduğu için, Yokluk ondan dolaysız olarak çıkar (onun aracılığıyla ya da onunla dolaylı olarak değil). (Varlık tek-yanlı dolaysızdır, anlak soyutlamasıdır — bir Gedankending.)

 

Varlıktan Yokluğa geçiş dolaysızdır, yani Varlık dolayısıyla değildir, öyleyse bir geçiş değildir, ya da daha şimdiden geçmişliktir. Tüm böyle çelişkili durumlarda yalnızca ve yalnızca kurgul düşüncenin alanında olduğumuzu, çelişkinin istenmeyen değil ama tam tersine özellikle istenebilir birşey olduğunu anımsamalıyız. Bu ilişkinin ilk bakışta anlaşılmazlığı anlak düzeyinde düşünmekte olduğumuzun kanıtıdır. Ama kurgul felsefede anlak bir yardımcı değil, tersine bir engelleyicidir.

 

163.2. Varlık Mantık Bilimi’nde dolaysız olarak alındığında, bir soyutlamanın sonucu olmasının anısı bilimin dışına düşer.

 

Varlık Mantık Bilimi kapsamında ilktir, dolaysızdır, ve onu üreten dolaylılık süreci (Tinin Görüngübilimi) geride kalmıştır.

 

163.3. Varlığı soyutlama sürecinin ortadan kaldırılmasının onu soyut olumsuzluk ya da Yokluk ile bir yapması bilimin dışına düşer.

163.4. (Öz alanında Varlık “dolaylı dolaysızlık” olarak, Varoluş olarak ortaya koyulacaktır. Böyle varlığı dolaylı kılıcı etmen Zemindir.)

 

164.1. Varlıktan Yokluğa geçişi anlamak saltık olarak kolaydır: Varlık Yokluktur çünkü herşey soyutlandığında (belirlenimsiz Varlık), geriye kalan Varlık Yokluktur.

164.2. Yokluk ile başlangıç yapılırsa (Çin felsefesinde olduğu gibi) böyle Yokluğun var ya da Varlık olduğunu görmek kolaydır (§ 133).

164.3. Yokluk bile soyutlanabilir, ve o zaman geriye Yokluk kalmaz (çünkü bu soyutlanmıştır). Kalan birşey varsa, bu Varlıktır.

 

165.1. Platon: “Parmenides”te eyişimi dışsal olarak kullanır.

165.2. “Bir Vardır”: Birin Yokluğuna nasıl geçeceğiz? “Bir Vardır” ve “Bir” anlatımları ayrıdır. “Bir Vardır” önermesindeki olumsuzlama kıpısı Platon tarafından bu ayrım yoluyla gösterilir. Bu yöntem dışsal eytişimdir. Oysa gerçek eytişim Varlığın dolaysızca Yokluk olduğunun gösterilmesidir.

 

166.1. Gerçek eytişim Varlığın dolaysızca karşıtı ile birlik içinde olduğunu gösterir. Oysa Platon’un “Bir”e yüklediği ‘varlık’ belirli-Varlıktır.

 

167.1. Yokluk kendini olumlu olarak, Varlık olarak gösterir.

167.2. Yokluk düşünülür, imgelenir, konuşulur, vb., öyleyse vardır.

167.3. Yokluk gerçekte her durumda Varlık ile ilişki içindedir, ondan ayrılamaz, ve bu birlik belirli-Varlıktır (belirli-Varlıkta yokluk saltık olarak bulunur).

 

168.1. Belirli-Varlık (sıcak, aydınlık vb.) kendi başlarına nesnel, olumlu, etkin olgusallıklar değildirler.

168.2. Belirli-Varlık ancak belirli olumsuzlamalar ile (soğuk sıcağın yokluğu, karanlık aydınlığın yokluğu vb. ile) birlik içinde vardır.

168.3. Belirlenimin kendisi bir olumsuzlamadır.

168.4. Belirli olumsuzlamalar da nesnel olgusallıktan yoksun değildirler; bunlar içerikli yokluklar ya da belirli yokluklar ya da olumsuz yokluklar ve böylece en sonunda belirli-Varlıklardır. (olumsuz yokluk bir olumlu birşeydir).

168.5. Olgmuszlamanın olumsuzlaması olumlu birşeydir

Olumsuzlamanın karşıt ile ilişkisine dikkat edelim.

 

169.1. Varlık ve Yokluk geçişlerinin belirlenimi üzerine açıklama.

169.2. Bu geçişler dolaysız ve bütünüyle soyuttur çünkü geçişen kıpıların kendileri soyuttur (birbirlerini kapsamazlar, çünkü dolaysızdırlar

Geçişlerin dolaysızlığı birbirlerini üretmedikleri, bir kıpının ötekinden çıkarsanmadığı anlamına gelir. Çıkarsama ancak Varlığın Yokluğu ve Yokluğun Varlığı kapsaması ile olanaklıdır. Ama her iki belirlenimin dolaysızlıkları içeriksizlikleri demektir, içlerinden çıkarılacak hiçbirşeyin olmaması demektir. Gerçekte hiç de böyle değildir çünkü Varlık kendinde Yokluk ile ilişkidir, ve belirlenimini bu olumsuz ilişkide kazanır (ve evrik olarak). Ama Varlık bu ilişki içinde düşünülür düşünülmez kendini belirli-Varlık olarak ortaya koyar.

169.3. Varlık özsel olarak Yokluktur (being is essentially nothing, and vice versa).

Hegel hiç kuşkusuz Varlık ve Yokluk ilişkisinin bilincindedir. Ama başlangıç olarak alındığında, Varlık anlak kıpısıdır ve ancak bu düzeye dek dolaysızdır. Belirlenimsizliği yine olumsuzlama ile bir ilişkisinin olmadığını göstermek için vurgulanır, üstelik özsel olarak belirli olmasına karşın.

Not 4. Başlangıcın Kavranamazlığı

170.1 Kant’ın dünyanın sonluluk ya da sonsuzluğuna ilişkin çatışkısı başlangıcın bu çelişkili-eytişimsel doğasının kavranamayaşını anlatır.

170.2. Bu yalın, sıradan eytişim Varlık ve Yokluk karşıtlığında takılmaya ve kurgul kıpıya geçemeyişe bağlıdır.

170.3. Çatışkı şöyledir: Dünyanın, aslında herşeyin başlangıcı olanaksızdır, çünkü

 

171.1. Varsa, başlamamaktadır; yoksa, başlamaz.

171.2. Başlamışsa, başlangıcını Yokluktan almış olmalıdır, ama Yoklukta başlangıç yoktur, çünkü başlangıç Varlık kapsar, ama Yokluk Varlık kapsamaz; Yokluk yalnızca Yokluktur.

171.3. Aynı nedenle birşey var olmaya son veremez, çünkü o zaman Varlık Yokluk kapsıyor olacaktır, oysa Varlık yalnızca Varlıktır, kendinin aykırısı değil.

 

172.1. Bu eytişim Varlık ve Yokluğu ancak tam ayrılıkları içinde var sayan sıradan derin düşünceden daha tutarlıdır.

 

173.1. Varlık ve Yokluk birbirlerinden saltık olarak ayrılırlarsa Başlangıç elbette kavranamaz birşeydir.

Burada ayrılığın kendisinin bir ilişki olduğu, birliği dışladığı, ama dışlamanın kendisinin olumsuz içerme olduğu açıktır.

 

174.1. Sonsuz küçük büyüklükler kavramı da aynı eytişimi gösterir. Bunlar yitişlerinde vardırlar; yitmelerinden önce değil, çünkü o zaman sonlu büyüklüklerdirler, ya da yitmelerinden sonra değil, çünkü o zaman yokturlar. Bu kötü eytişim de Varlık ve Yokluğun ayrılığı sayıltısı üzerine dayanır.  

 

175.1. Aslında bu uslamlamalara diyalektik değil ama sofistlik demek gerekir.

175.2. Eytişim usun daha yüksek devimidir ki buna göre görünürde bütünüyle ayrı terimler kendiliğinden birbirlerine geçerler.

 

2. Oluşun Kıpıları: Ortaya Çıkış ve Ortadan Yitiş

176.1. Oluş Varlık ve Yokluğun ayrılmamışlığıdır.

176.2. Oluş belirli birliktir ki içinde hem Varlık hem de Yokluk vardır.

176.3. Ama biri varsa öteki yoktur (karşıtlığın doğası).

176.4. Varlık ve Yokluk birlikte ancak yiten, ortadan kaldırılmış kıpılar olarak vardırlar.

 

177.1. Oluşta her bir kıpı öteki ile birlik olarak bulunur.

177.2. Oluş Varlık ve Yokluğu böyle iki birlik olarak kapsar.

177.3. Her iki kıpı da dolaysızdır.

İlkin Yokluk da dolaysızdır çünkü Varlık ile dolaylı olması Varlığın dolaylılığı ile çelişir. Ama çelişki Anlak için yoktur, Us için vardır, ve gerçekte her iki kıpı da karşıtını ortadan kaldıran birer çelişkidir. Kıpılar tam olarak bir ve aynı değildir çünkü biri Yokluk ile ilişki iken (onu ortadan kaldırılmış olarak kapsarken) öteki Varlık ile ilişkidir.

177.4. Bu birliklerde belirlenimler eşitsiz değerdedir.

 

178.1. Oluş çifte bir belirlenimdir: Birinde Yokluk dolaysızdır, Varlık ile ilişkiye girer, ona değişir. Ötekinde Varlık dolaysızdır ve Yokluğa değişir: Ortaya Çıkış ve Ortadan Yitiş.

 

179.1. İki kıpı da Oluştur: Yalnızca yönde ayrılırlar.

179.2. Her biri karşılıklı olarak ortadan kaldırılmaz ama kendi içlerinde ortadan kalkarlar ve kendilerinde kendi karşıtlarıdırlar.

 

3. Oluşun Ortadan Kalkışı

180.1. Ortaya Çıkış ve Ortadan Yitişin dengeleri ilkin Oluşun kendisidir.

180.2. Ama Oluş kararlı bir birliğe geçer ve Varlık ve Yokluk bu birlikte yiten kıpılardır.

180.3. Ama Oluş ancak Varlık ve Yokluğun ayrımları yoluyla vardır.

180.4. Varlık ve Yokluğun yitişi Oluşun yitişi ya da yitişin yitişidir.

180.5. Oluş kararsız bir dinginliksizliktir ki kararlı bir sonuca geçer.

 

181.1. Oluş Varlığın Yoklukta ve Yokluğun Varlıkta yitişi ve genel olarak her ikisinin yitişidir.

181.2. Ama Oluş Varlık ve Yokluk arasındaki ayrım üzerine dayanır.

181.3. Öyleyse Oluş çelişen belirlenimler üzerine dayandığı için özsel olarak kendi ile çelişir.

181.4. Böyle bir birlik kendini yokeder.

 

182.1. Sonuç Oluşun yitişidir.

182.2. Ama bu yitiş Yokluk değildir (böyle olsaydı yalnızca Yokluğa, yalnızca ortadan kaldırılmış belirlenimlerden birine geri dönüş olurdu).

182.3. Kararlı bir birliğe geçen Varlık ve Yokluğun birliğidir.

182.4. Ama bu birlik Varlıktır, yalın Varlık değil ama Bütünün belirlenimi olarak Varlıktır.

Oluşun ortadan kalkışı dolaysız, yalın, arı Yokluğa dönüş değildir çünkü bundan böyle başlangıçtaki yalınlık yitip gitmiş, yerini bir belirlenimler türlülüğü almıştır, üstelik bunlar ortadan kaldırılmış, birer kıpıya indirgenmiş olsalar da (Yoklukta bir kıpı, bir gölge bile yoktur). Sonuç bir birliktir, Varlık ve Yokluğun birliğidir, ama Oluşta olduğu gibi kararsız değil, tersine kararlı, devinmeyen bir birliktir. Bu bütün ilkin bir Varlıktır, Yokluk değil, ama gene de dolaysız, arı Varlık gibi değildir. (Hegel’in henüz çıkarsanmamış Bütün kavramını kullanması şaşırtmasın.)

 

183.1. Oluş, Varlığın ve Yokluğun bu birliğine geçiş olarak, belirli-Varlıktır.

183.2. Bu birlik Varlık biçimindedir ya da bu kıpıların tek-yanlı dolaysız birliği biçimini taşır.

1) Oluşun ve Belirli-Varlığın ilişkisi kafa karıştırıcıdır çünkü Oluş ilkin bir birlik olarak kendi karşıtını, kendi olumsuzunu ister. Ama Oluşun olumsuzu onun ortadan kalkışından başka birşey değildir ve bu ise Belirli-Varlıktır.

2) Oluşun kıpılarının tek-yanlı dolaysız birliği olarak alınması Anlak içindir, ve böyle olarak Varlık biçimindedir (Biçim kavramı henüz çıkarsanmamıştır).

 

 

Not: “Ortadan Kaldırma” Anlatımı

 

184.1. Ortadan kaldırılan Yokluğa indirgenmez. Yokluk dolaysızdır; ortadan kaldırılan ise dolaylı.

184.2. Ortadan kaldırılan başlangıcını Varlıkta bulan bir Yokluktur, öyleyse kökensel belirlenimi kendi içinde taşır.

 

185.1. Ortadan kaldırma dilde iki anlam taşır: Saklamak ve Sona erdirmek.

 

186.1. Aufheben Latince tollere’den ayrıdır çünkü ikincisi yalnızca yukarı-kaldırma anlamını taşır.

Türkçe’de Ortadan Kaldırma anlatımı Almanca’daki karşıt anlamları taşır. İngilizce’de bu iki karşıt anlamı taşıyan bir sözcük yoktur. Dil analitiktir, anlağın anlatımıdır, Usun yalnızca görüngüsüdür, çünkü özsel doğasında kurgul olan Kavramı yalıtılmış, soyutlanmış, ilişkisiz gösterir. Varlık dilde karşıtı ile ilişkisi içinde görünmez. Tersine, tekil olarak, salt kendisi olarak, Varlık = Varlık olarak görünür. Dilin böyle kurgul sözcükler kapsaması ya da kapsamaması olumsaldır. Dildeki sözcüklerin kavrama yakınlığı hiç kuşkusuz felsefe için bir üstünlüktür, ama bunu özsel olarak göremeyiz. İngilizce ya da Osmanlıca sözcükler kavrama uzak dururlar. Bu felsefeyi güçleştirir. Ama bu nedenle bu dillerde felsefe yapılamaz sonucunu çıkarmak kavram ve sözcük ilişkisi konusunda eksik düşünmeye bağlıdır.

 

187.1. Varlık ve Yokluk ancak birbirlerinden ayrılıkları içinde kendileridirler.

187.2. Varlık ve Yokluk birliklerinde böyle soyutlanmış belirlenmiş olarak yiterler.

187.3. Varlık ve Yokluk birdirler, ve tam bu birlikleri nedeniyle bundan böyle Varlık ve Yokluk değildirler.

187.4. Oluşta Ortaya Çıkış ve Ortadan Yitiş idiler.

187.5. Belirli-Varlıkta başka türlü belirlenen kıpılardırlar.

187.6. Bu birlikte bundan böyle Varlık ve Yokluk olarak görünmeyeceklerdir.

 

 

Oluş Sonu..

 

 

İdea Yayınevi / 2014